Erol Günaydın, 16 Nisan 1933’te, yıllar sonra masal ülkesi olarak tanımlayacağı Trabzon Akçaabat’ta dünyaya geldi. Anne ve babası onu bir masalın içinde büyütüyordu adeta. Matrak ve sezgileri güçlü anacığının üçüncü çocuğuydu. Hayal gücü sınır tanımayacaktı; tıpkı başarıları gibi.
Babası Kazım Bey, Kiziroğulları lakaplı bir aileden geliyordu. Nakliye işi ile uğraşan Kazım Bey, bir gün çocuklarının eğitimini bahane ederek ailesini topladı bir kamyona ve İstanbul’a getirdi. Beşiktaş’a Aleybey Sokağına yerleştiler. Erol, 8 yaşındaydı. Burada ilkokulu birincilikle bitirmişti. Okul ve dersler işini çabuk çözmüştü. Bu süreçte onu zorlayan bir tek şey vardı: Karadeniz şivesi. Neyse ki onu da çözdü. Başarısının ardından özellikle başarısını izleyen akraba önerileriyle Galatasaray Lisesi’ne kaydı yapıldı; yatılı okuyacaktı.
Bu yatılı öğrencilik süreci Erol’un hayatı öğrenmek adına attığı ilk bilinçli adım olmuştu aslında. Kendini burada keşfetti. Ömrüne bereket olacak dostlukları işte bu sıralarda kurdu. Erol, önce öğretmenlerini hicvettiği kendi hazırladığı küçük gösterilerle sınıflar arasında bir turne yaptı. Ardından da kendini okulun Tiyatro Kulübünde buldu.
EROL GÜNAYDIN
60 yıllık tiyatro hayatına sonsuz bir dünya sığdıran, hep daha çok oyunda olmak isteyen, kalbinin kuzeyinde hep sevgiyi taşıyan bir oyuncuydu Erol Günaydın.
30 Ağustos 2021 - 18:41