Hüseyin Rahmi, 17 Ağustos 1864’te, İstanbul’da, Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa’nın oğlu olarak dünyaya geldi.
Annesinin kucağından hiç inmeyen, yaramazlıklarıyla ünlü bir çocuktu. Ancak o kucakta yalnızca dört buçuk yaşına kadar kalabildi. Annesi hayata veda ettiğinde henüz 22 yaşında gencecik bir kadındı.
Hüseyin Rahmi’nin ilk sessizlik günleri işte o zaman başladı. Yıllar sonra “anne” sözcüğünün ona ait hislerini, ölümünden duyduğu dinmeyen müthiş acıyı şu cümlelerle kaleme alacaktı:
“Validem okuryazar bir kadındı. Beni dört buçuk yaşında teyzemin terbiye aguşuna bırakarak pek genç iken yirmi ikisinde hayata veda etti. Söz valideme intikal edince kalemimi tutamam, ağlamadan duramam. Çünkü kendisine pek düşkündüm. Kucağından hiç inmezdim. Çocukluğumda bütün ateşleriyle zihnime intiba etmiş birkaç levha vardır ki tahatturu beynimi daima yakar. O zaman ne olduğunu bilmediğim, itiraf lâzım gelirse hâlâ öğrenemediğim hayatın acılığı masum yanaklarımı pek insafsızca şamarlamıştı. Sızısı hâlâ gitmiyor…”