Özçağdaş: Ak Parti Nurettin Topçu’nun Görüşleriyle Ülkeyi 150 Yıl Geride Bırakmak İstiyor”
“Siz Zaman Makinesi İcat Edip Gidin, Biz 86 Milyon Buradayız”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, AK Parti iktidarının eğitim politikalarında Nurettin Topçu’nun görüşlerini benimseyerek ülkeyi 150 yıl geriye götürmeye çalıştığını ifade etti. Özçağdaş, “Ben de onlara, zaman makinesi icat edip gitmelerini öneriyorum. Biz 86 milyon olarak burada kalacağız.” dedi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, “Eğitim Buluşmaları” kapsamında Afyonkarahisar’a geldi. Program kapsamında ilk olarak Afbel Otel’de düzenlenen kahvaltıda eğitimciler ve basın mensupları ile bir araya gelen Özçağdaş, Afyonkarahisar’daki eğitim sorunlarını değerlendirdi.
Kahvaltı programına, CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan, Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı Eylem Ayar, CHP Parti Meclis Üyesi Yalçın Görgöz, CHP Afyonkarahisar İl Başkanı Faruk Duha Erkan, CHP Merkez İlçe Başkanı Büşra Dişçioğlu Çetinöz, partililer, eğitimciler ve basın mensupları katıldı.
“EĞİTİM TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SORUNU “
Programda konuşan CHP Afyonkarahisar İl Başkanı Faruk Duha Erhan, eğitimin, ülkenin geleceğini şekillendiren ve toplumsal kalkınmanın temelini oluşturan en kritik konulardan biri olduğunu kaydetti. Erhan, “Partimizin Türkiye genelinde başlattığı eğitim maratonu kapsamında bugün sizlerle Afyonkarahisar’da bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu buluşmamızda, eğitimle ilgili fikir beyan etmek isteyen herkesi davet ettik. Çünkü her fikrin kıymetli olduğuna ve ortak uzlaşıyla alınan kararların daha kapsayıcı olacağına inanıyoruz. Toplumun tüm kesimlerinin, özellikle eğitim camiasının tüm paydaşlarının görüşleri alınarak oluşturulacak bilimsel bir eğitim modeli, ülkemizin geleceğini güvence altına alacaktır. Bugün buradayız çünkü Türkiye’nin en önemli sorunu olan eğitimi konuşmak için toplandık. Eğitim, ülkemizin geleceğini şekillendiren ve toplumsal kalkınmanın temelini oluşturan en kritik konulardan biridir. Doğru bir eğitim modeli, ülkemizin çocuklarına verebileceğimiz en büyük armağan olacaktır. Çünkü doğru bir eğitim sisteminde yetişen çocuklar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ülkemizi çıkaracak bireyler haline gelecektir.” diye konuştu.
“LAİK, DEMOKRATİK VE ÇAĞDAŞ BİR EĞİTİM MODELİ EN BÜYÜK İHTİYACIMIZDIR”
Eğitimde öncelikle fırsat eşitliğinin sağlanması gerektiğini ifade eden Erhan, “Her çocuk, okula erişim ve eğitim süreci boyunca aynı şartlara sahip olmalıdır. Günümüzde, devlet okulu ve özel okul öğretmenleri, velileri ve öğrencileri mutlu değildir. Bu sebeple, çözülmesi gereken ilk sorun milli eğitim modelimizdir. Her kesimi memnun eden, laik, demokratik ve çağdaş bir eğitim modeli en büyük ihtiyacımızdır. Eğitime ayrılan bütçe yeniden gözden geçirilmeli ve tüm çocuklarımızın eğitime rahatça erişimi sağlanmalıdır. Ayrıca dijital dönüşüm hızla tamamlanarak, çocukların öğreniminde en çağdaş ve teknolojik yöntemler kullanılabilir hale getirilmelidir. Ülkemizin genç nüfusu doğru değerlendirilmeli ve bu potansiyel en verimli şekilde yönlendirilmelidir. Çünkü inanıyoruz ki çocuklar umuttur, gelecektir ve dünyayı değiştirebilirler. Burada söylenen önemli fikirlerine mutlaka değinilecektir. Hepinizi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyor, bu toplantının şehrimiz ve ülkemizin eğitimine katkı sunmasını temenni ediyorum.” dedi
“17 GÖLGE BAKANIMIZ VAR”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ise eğitimin ülkenin geleceğini nasıl hayal edildiğinin bir yansıması olduğunu belirtti. Özçağdaş, “Eğitim, Türkiye’nin en temel sorunlarından biridir. , AK Parti iktidarının 22 yıllık karnesine baktığımızda, bizzat Cumhurbaşkanı’nın da kabul ettiği üzere, en başarısız oldukları alanlardan biri eğitimdir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, AK Partiye oy veren seçmenlerin sadece yüzde 19’u eğitim performansından memnun. Yani iktidar seçmenleri dahi eğitimden tatmin değil. Salonda bulunan arkadaşlarımızın çoğunun, hatta neredeyse hepsinin devlet okullarından mezun olduğunu tahmin ediyorum, ben de dâhil. Ancak günümüzde, ‘İyi bir okula gidersem, derslerimi çalışırsam geleceğimi güvence altına alırım’ düşüncesi kaybolmuş durumda. Ne kendimiz için ne de ailemiz için bir umut besleyebiliyoruz. Bugün burada bu sorunların nedenlerini konuşacağız. CHP olarak düzenlediğimiz bu eğitim buluşmalarını çok önemsiyoruz. Kısaca, partimizin bu alanda neler yaptığını anlatmak istiyorum. Daha sonra akşamki buluşmamızda eğitimle ilgili görüşlerimizi daha detaylı paylaşacağım. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bildiğiniz gibi yeni bir gölge bakanlık sistemine geçtik. Bu model, özellikle Anglo-Sakson ülkelerinde başarıyla uygulanan ve kıta Avrupa’sında da örnekleri bulunan tarihsel bir yöntemdir. Türkiye, geçmişte SHP döneminde bu modeli kısa bir süre denedi ancak parti koalisyon ortağı olunca uygulama durduruldu ve bir daha hayata geçirilmedi. Biz, 4-5 Kasım’da gerçekleştirdiğimiz kurultaydan bu yana gölge bakanlık sistemini yeniden uyguluyoruz. Şu anda 17 Gölge Bakanımız var. Ben, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sorumluyum. Muğla Milletvekilimiz Gizem Özcan, Gölge Bakan Yardımcımız olarak görev yapıyor. Ayrıca Isparta Milletvekilimiz Yalım Halıcı ve Parti Meclisi Üyemiz Prof. Dr. Armağan Erdoğan da Gölge Bakan Yardımcıları olarak ekibimizde yer alıyor. Bakanlığın 17 genel müdürlüğü ve bağlı müdürlüklerine denk gelen 200’den fazla akademisyen ve sendikacı ile oluşturduğumuz çalışma gruplarımız var. Bunları, genel merkezde yürüttüğümüz çalışmalar olarak düşünebilirsiniz.” ifadelerinde bulundu.
“20 MİLYON ÖĞRENCİYE YÖNELİK EĞİTİM PROGRAMI HAZIRLAYANLARIN TEK BİR KAYNAKLARI YOK”
“Türkiye 100 Yılı Marif Modeli, bir siyasi partinin seçim sloganı olamaz” diyen Özçağdaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçtiğimiz günlerde, Sayın Bakan mülakat sonuçlarını açıklamayacağını belirtti. Ana Muhalefet Partisi ve sendikaların, mülakatlar hakkında Danıştay’a başvurusu var. Bu kapsamda, mülakatların yürütmesini durdurma talebiyle dava açtık. Hem şahsi olarak, hem Bölge Bakanı olarak hem de Cumhuriyet Halk Partisi tüzel kişiliğiyle bu mülakatların durdurulması için yasal mücadelemizi sürdürüyoruz. Ancak karşımızdaki kişilerle eğitim bilimleri perspektifinden konuşma fırsatımız yok. Örneğin, 11 Nisan 2023’te Cumhurbaşkanı mülakatların kaldırılacağını açıkladı. 12 Mayıs 2023’te dönemin Bakanı Mahmut Özer de mülakatların kaldırıldığını duyurdu. Fakat yeni bakan, bu açıklamaları görmezden gelircesine, mülakatları devam ettireceğini belirtti. Mülakatları “mülakat gibi yapacağız” demek, aslında 22 yıldır nasıl yapıldığını itiraf etmek anlamına geliyor. Sonuç olarak, mülakatları kaldırır gibi yapıp, Milli Eğitim Akademisi’ni getirerek durumu kamuoyuna farklı bir şekilde sunmaya çalışıyorlar. Meclis Genel Kurulu’nda bu durumu açıkça ifade ettim ve kamuoyuna açıklama yapmalarını söyledim. Ancak, mülakatların kaldırılması sözü verilip tam tersinin yapılması, büyük bir çelişki yaratıyor. Ayrıca, Milli Eğitim Akademisi’nin 1992’de kurulduğunu, 2005’te AK Parti tarafından yeniden canlandırıldığını, 2011’de kapatıldığını ve 2014’te açma kararı alındığını belirttim. Şimdi ise 2024’e kadar beklenip tekrar açılması düşünülüyor. Bu durum, AK Parti’nin kendi içinde çelişkili bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Milli Eğitim Akademisi ile ilgili yasal mücadelemizi sürdürüyoruz ve Sayın Bakan’a Türkiye 100 Yılı Marif Modeli hakkında eğitim bilimleri perspektifinden sorular yöneltiyoruz. Türkiye 100 Yılı Marif Modeli, bir siyasi partinin seçim sloganı olamaz; sağcısı, solcusu, kimsenin kullanmadığı bir kavramdır. Sağcısı, solcusu, topçusu, popçusu kimsenin kullanmadığı bir kelime olarak görülebilir. Türkiye’de herkes eğitim konuşuyor. Bu, ideolojik bir takıntıdır. “Model” olarak adlandırılan şey, aslında bir eğitim programıdır ve bu da yanlış. Neye göre koydunuz diyorum, cevap yok. Hangi modele göre yaptınız? Eğitim felsefesi nedir? Önceki yaklaşım yapılandırmacıydı, peki bunu neye göre yaptınız? Cevap yok, çünkü kaynakça yok. Yerel basında bir makale yazdığınızda, ufak bir istatistik bile ekleseniz, referans gösterirsiniz. Ancak, 20 milyon öğrenciye yönelik bir eğitim programı hazırlayanların tek bir kaynakları yok. Bilimsel kriterler yok, kaynaklar yok. Bu durum, eğitim programının nasıl hazırlandığını sorgulamamıza neden oluyor. Sayın Bakan’a ihtiyaç analizi yapıp yapmadığını soruyorum. Fransa’da ve Almanya’da eğitim programları değişiyor; bizim programımızda neler değiştirilecek? Matematik ve İngilizce müfredatında neler eksik? Bu sorulara yanıt alamıyorum.” diye konuştu.
“TÜRKİYE’Yİ 150 YIL GERİYE GÖTÜRMEK İSTİYORLAR”
Dünyanın her yerinde eğitim programlarının öncelikle pilot çalışmalarla test edildiğini belirten Özçağdaş, “Bizde ise pilot uygulama yok, bir anda başlanıyor. Eğitimciler burada, eğitim bilimleri perspektifinden sorular soruyorum. Bakan ise ideolojik cevaplar veriyor. Kendi ideolojik perspektifine dayalı cevaplar sunuyor. Nurettin Topçu’nun görüşleriyle ülkeyi 150 yıl geriye götürmek istiyorlar. Ben de onlara, zaman makinesi icat edip gitmelerini öneriyorum. Biz 86 milyon olarak burada kalacağız. Eğitim bilimleri perspektifinden ele aldığımızda, Türkiye Yüz Yılı eğitim modeli çağ dışı bir eğitim manifestosudur. Sadeleştirildiği söylenen şeyler sadeleşmemiştir, sadeleştirilen tek şey Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’dır. Eğitimciler bu durumu açıkça ifade ediyor. Eğitim programı kafa karışıklığına neden oluyor. Bu konuda yasal mücadelemizi sürdürüyoruz ve sahada da çalışmalar yapıyoruz. CHP olarak bugüne kadar üç akademik çalıştay düzenledik. Dördüncü çalıştayımızı Ekim ayının ikinci yarısında Ankara’da gerçekleştireceğiz. İllerdeki il ve ilçe eğitim sekreterlerimiz, bizimle koordineli bir şekilde çalışıyor. Ayrıca, illerde ve ilçelerde eğitim komisyonları kuruyoruz. Bugün aramızda bulunan uzmanları ve sosyal demokrat, Atatürkçü çizgideki eğitimcileri bu komisyonlarda yer almaya davet ediyorum. Eğitim devasa bir alan ve hepimizi ilgilendiriyor. 20 milyon ilk ve ortaöğretim öğrencimiz, 7 milyon üniversite öğrencimiz ve bir milyondan fazla öğretmenimiz var. Atanamayan bir milyon öğretmen, akademisyenler ve özel sektör öğretmenleri de bu sistemin içinde. Toplamda her sabah yaklaşık otuz milyon insan eğitimle ilgili bir kuruma gidiyor. Bu sayı, aileleri de hesaba kattığınızda neredeyse tüm ülkeyi etkiliyor. Eğitimle ilgili kaybettiğimiz her günün telafisi yıllar alabilir ve geri gelmeyen bir kayıp yaşarız. Bu nedenle, eğitimi çok temel bir mesele olarak görüyoruz. Genel Başkanımız da hemen her hafta grup konuşmalarında eğitimle ilgili bir konuya değiniyor. Parlamento’da partilerin her hafta üç araştırma önergesi verme hakkı var. Ayda toplamda on iki önerge oluyor. Eğitim, genellikle her hafta bir araştırma önergesi olarak gündeme geliyor. Bu yıl, Meclis Başkanlığı’nın istatistiklerine göre, en çok tartışılan yasa teklifi Öğretmenlik Meslek Kanunu oldu. Komisyonda uzun ve zorlu mücadeleler yaşandı. Ben de o süreçte Milli Eğitim Bakanı’na, tüm paydaşların desteğini alarak yeni bir kanun teklifi hazırlamasını önerdim. Ancak bugüne kadar Bakan’dan olumlu ya da olumsuz bir yanıt bile almadık. Maalesef eğitimde sorunları çözmeyen bir yasa teklifiyle karşı karşıyayız.” dedi >>Şeyda YEŞİLÇAY- Mustafa KILINÇ
ŞEYDA YEŞİLÇAY