3. Mayıs 2024 günlü, Sayın İsmet Attila ile söyleşiden, kelamdan, kaleme dökülenler.
İsmet Bey ile çaylarımızı yudumlarken, arada fırsat bulup sordum.
—Sayın Bakanım. Maliye ve Gümrük Bakanlığınız döneminde size, ‘’Cimri Bakan'’ diye söylediklerini hatırlıyorum. Sohbetlerimizde bi ara sizinde söylediğiniz aklıma geldi. ‘’Cimri Bakan'' değimini anlatırmısınız?
İsmet Bey'de...
—Ahmet bey doğru söylüyorsunuz, dedi.
Bi taraftan çaylarımızı yudumlarken, İsmet bey anlatmaya başladı.
— Benim en önemli özelliğim, devlet parasını harcamada kontrollü ve yerli yerince harcamamda idi. Aileden gelen eğitimim, anlayışım böyle idi, diyerek devam etti...
Senin bu sorunu bana, Gazeteci-Yazar Fahreddin Fidan'da sormuştu bu konuyu. Gazeteci-Yazar Melih Aşık da köşesine taşımıştı.
Sana bu sorunuz için teşekkür ediyorum.
Hatırlarsınız, söyleşilerimize başladığımız sıralarda “Şükran Plaketi” konu başlığı ile sen de yazmıştın.
Gene de sorduğunuz için, açıklayayım.
Ben Genel Müdürlük dönemlerimde ve daha önce de, “Devletin malı, Milletindir. Halkın parası, halka hizmet içindir.” anlayışı ile görev yaptım. Memurluk, bakanlık hayatım böyle idi diyerek, İsmet bey sözlerini şöyle sürdürdü.
Temsil giderlerine, yapılan harcamalara özen gösterirdim . Temsil giderlerinin, çay-kahve dışında bulamazsınız. Kahve ve çay giderleri de çok az ve komik miktarlardadır.
Ben, BAĞ-KUR Genel Müdürü iken, bu konuda dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İmren Aykut ile aramız açıldı.
Sayın İmran Aykut hanım, ben Genel Müdür iken, sık sık yemek davetleri verir, faturaları da SSK ya, BAĞ-KUR ve kendisine bağlı birimlere, temsili gideri olarak fatura gönderirdi, dedi.
Sonra sohbeti söyleşiyi şöyle sürdürdü, İsmet Bey...
— Bu faturaların büyük bir kısmı bende takılırdı, imzalamazdım. Bu temsil gider masrafları; işçinin, esnafın, memurun, çiftinin, halkın vergi gelirlerinden elde edilen, devlet gelirlerinin, halkın parasından neden ödeyeyim!!!
Bakan İmran Aykut hanım, S.S.K nın Kavaklıdere tesislerinde, yemek vermişti. Fatura da benim başında bulunduğum, BAĞ-KUR'a gönderilince, bu faturayı ödeyemeyeceğimi söyledim.
Sonra da çeşitli baskılar gelmeye, sık sık tartışmalar yaşandı.
Baktım ki, baskı ve ısrarlar devam ediyor. ‘’ Bu konuda yazılı emir gönderin.’’ dedim
Sonunda fatura bana kesildi ve BAĞ-KUR Genel Müdürlüğünden alındım. Sonunda mahkeme vs.
“Şükran Plaketi” konusunda yazmıştınız.
Evet Ahmet bey. Devletin parasını ziyan etmeden, yerli yerince harcamada “Cimri Bakanım.”
Sonra da genel seçimler yaklaştı ve Doğru Yol Partisinden (D.Y.P) Afyonkarahisar’dan Milletvekili seçildim.
Rahmetli Özal’ın vefatından sonra, sayın rahmetli Süleyman Demirel Cumhur Başkanı olunca, 1. Tansu Çiller Hükümeti kuruldu ve bana , Maliye ve Gümrük Bakanlığı nasib oldu.
Biraz önce söylediğim gibi, devletin parasını ziyan etmeden, yerli yerince harcamada “CİMRİ BAKANIM.”
Ahmet bey gerçek şu ki; “ Halkın parası halka hizmet için.” düşüncesi ile aynı cimriliklerim devam etti.
Kendi bakanlığımdan başlayarak, tasarruflara gittim. Sadece benzinden yapılan tasarrufları ve vergi atışlarını nasib olursa yarın ve önümüzdeki günler devam edelim, dedi.
Bugün bu kadar. Gelsin çaylar deyip, çay sohbetine başladık.
Teşekkür ediyoruz, İsmet beye.
Kaynak: İsmet Attila
Dizi devam edecek.