Büyük dedem Şahanoğlu (Şahinoğlu) İbrahim, çocuk denilecek yaşlarda, tanıştığı Turabi’yi (Ulul Emiri Halil’i) çok severdi. Kalbi Turabi ’ye o kadar çok ısınmıştı ki, sevginin saygının tarifi mümkün değildir. Hocası Turabi ile 30 yıl civarı can ciğer dostlukları olduğunu okumuştunuz.
Daha sonra tanıştıkları, Sinir köylü (Tınaztepe'li) Hacı Ali’yi de çok severdi.
Bu dostluklara, 1863 den sonra Harabi de (Deli Bekir) katılıp zikir ehli olmuştu.
Öyle dostlardı ki, Hakka yürüyen dost. Et-tırnak misali, dost. Dört ayaklı bir masa, sac ayağı misali dost...
Turabi ve Deli Bekir, şehrimizin merkezinde yaşadığı için, Şahanoğlu ile sık sık görüşürlerdi. Anbanaz’da Şahinoğlu’na misafir olurlardı. Şahanoğlunun köy odasında günlerce, zikir ve sohbetler devam ederdi. Şahanoğlu İbrahim, bu ikisinin her türlü maddi giderlerini karşılar. Giyim-kuşam vs. olmakla beraber, gündelik ihtiyaçlarını da giderirdi. Neredeyse her gün beraberler...
Deli Bekir Şahanoğlunu o kadar çok severmiş ki, bu sevgiden dolayı, kabrinin Anbanaz’da olmasını, Anbanaz’a defnini istermiş. Ancak ne var ki böyle olmasını istemesine rağmen, Deli Bekir’in kabri, defni Sinir köyüne (Tınaztepe) nasip olmuştur.
Deli Bekirin dili çok sivri idi, heccav idi . Taşlama şiirler söyleyen, ümmî bir şair, ozan idi. Heccav olması nedeni ile, 91 harbinde toprak kaybı, nedenleri ile devlet erkanına çatmaya başlamış. Ermenilerin faizle tefeciliğini hazmedemediği için, Ermenilere şiirleri ile kan kusturmuştu.
Günün Afyon idarecilerine, müderris, hoca, hacı vs. yanlışını gördüklerini, taşlaması hicvetmesi artmıştı. Sonuçta da hakkında , rahatsızlıklar çoğalmış, şikayetler artmıştı.
Bu şikayetlerin artması üzerine, Hocası Turabi Hz.ne durum bildirilir. Turabi Hz. Deli Bekir’in de zarar görmemesi için, diğer dostu olan, Hacı Ali’nin yanına göndermeyi düşünür. Çünkü, Sinir Köyü merkezden, biraz daha uzaktı. Tınaztepe’li Hacı Alinin de maddi durumu çok iyi idi. Deli Bekir’i korur kollar, ihtiyaçlarını giderirdi.
Deli Bekir’e ‘’Senin Nutkun hitam oldu ( sesini kes anlamında) artık," diye Sinir köyüne, mecburi ikamete göndermişti.
Turabinin Hz. vefatından sonra da, büyük dedem Şahanoğlu İbrahim, Sinir köyüne çok sevdiği dostları, Deli Bekir ve Hacı Ali’yi ziyarete gider. Bir kaç gün kalır, misafir olur, hasret giderirdi.
Harabi (Deli Bekir) ve Hacı Ali de vefat edince hasretleri sevgisi burnunda tütermiş. Manen özler, hayır dualarını eksik etmezmiş dostlarından.
Şahanoğlu, bu hasretini sevgisini gizleyemezmiş. Onları dil ile sık sık anar, duyduğu özlemi hasreti dile yansıtırmış.
Zaman zaman uzun, sakin gecelerde Şahanoğlu köy odasında, yalnız kaldıkça dostlarını anar ve şöyle söyler...
‘’Ya Seddar, Ya Serdar, Ya Turab, Ya Harab,’’ diye, dostlarını hatırlar yad ederdi. Manevi sevgisi gizleyemezmiş, ömür boyu dostlarını unutamsıştı...
Büyük dedem Şahanoğlu, dostlarının vefatından sonra 35 sene daha yaşamış. Sevgi ve özlemi bu 35 sene de eksilmemiş. Vefasını göstermiş hayırla anmış, hayırla yâd etmiştir.
Bu dostlarını hatırlama olayı da, dedelerimizden babalarımızdan anlatıla anlatıla, bize kadar ulaşmıştır.
Önceki bölümler de, ‘’Şahanoğlu yazı dizisi,’’ süresince, kaynak gösterdiğim, kitaplarda da buna benzer, yakın anlatımlar da bulunmaktadır.
Rabbim cümlesine, Rahmet eylesin.
Şahanoğlu yazı dizisi devam edecek....