İslam’ın koyduğu bu hüküm, hayvan kesiminde bir vahşet değil, bilakis bir hikmettir. Her gün kasaplar tarafından kesilen hayvanların sayısı yanında, kurbanda kesilen hayvanların sayısı çok düşük kalır. Ayrıca kendi keyifleri için binlerce cana kıyan kimselerin, Allah'a ibadet kastıyla kesilen hayvanlar için, "Bir vahşettir" demeleri, İslam’a karşı atılmış kasıtlı bir oktan ibarettir.
Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkanı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü, daha belirgin biçimde görmek mümkündür.
İşte gerek aramızdaki kurban kesemeyen ve gerekse dış ülkelerdeki et yüzü görmeyen fakir insanlarımıza bunu tattırmak kadar insana huzur veren ne olabilir.
Kurban Kesmenin Hükmü:
Kurbanın meşru oluşu, Kuranı Kerim, Sünnet, İslam Alimleri ve İslam Ümmetinin görüş birliği (İcma) ile sabit bir ibadettir. Kevser süresindeki "Fesalli Lirabbike Venhar" ayeti, "Bunca Rabbinin nimetlerine karşı namaz kıl, kurban kes" diye meallendirilmiş ve bununla bayram namazı ile kurban kesmenin Vacip olduğuna Hanefi Uleması hükmetmişlerdir. Venhar kelimesinin kurban anlamına gelmesi kesin olmadığı için, "gücü yettiği halde kurban kesmeyen musallamıza(bayram namazı kılınan yere) gelmesin" Hadisi ve Efendimizin de devamlı kesmesi nedeniyle vacip hükmüne varılmıştır.
Mezheplerin çoğuna göre (Şafii, Maliki ve Hambeli) udhiye kurbanı kesmek Sünnettir. Hanefi mezhebinde ise tercin edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur. Bunun delili yukarıda geçen ayet ve hadislerdir.
Hicretin ikinci yılından bugüne kadar bütün Müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda bir İcmaı Ümmet olduğunu göstermektedir.
Netice olarak kurban, seran zengin sayılan kimseler üzerine vacip olan mali bir ibadettir.
(Devamı var)