Ramazan Ayı, Allah’ın kullarına lütfettiği çok mübarek bir aydır. Ramazan Fakat asıl olan bu kıymetli zaman dilimini, gereği gibi ihya etmektir.
Ramazan gecelerinin ihyası ile ilgili olarak rivayet edilen şu hadis-i şerif dikkat çekicidir.
“Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek, Ramazanı ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır. "(Buhari, Müslim)
Diğer bir hadiste;
"Allahu Teala Ramazanın gündüzünde oruç tutmayı farz kıldı. Ben de gece kıyamını (teravihi) sünnet kıldım” buyrulmuştur.
Buhari ve Müslim'in rivayetlerine göre, Ramazan gecelerinden üç gece vakitlerde Peygamberimiz (as) ashabıyla beraber sekiz rekat kılmışlar, ashabı kiram evlerinde yirmi rekata tamamlamışlardır. Bu üç gece, Ramazanın yirmi üçüncü, yirmi beşinci ve yirmi yedinci geceleridir. Diğer bir görüşe göre ilk üç gece de kılmışlardır. (Dürer 1/206)
Şu halde Peygamberimiz (as), bu namazı cemaatle kılmış ve bize sünnet olmuştur.
Hz. Ömer (ra) dönemine kadar ashabı kiram, kendi başlarına, Efendimiz (as) de gördükleri gibi teravihi sekiz, üçü vitir olmak üzere on bir rekat kılanlar olduğu gibi, daha çok kılanlar da olmuştur. Ancak, Hz. Ömer (ra), Ramazan gecelerinde halkın iştah ile bu namaza devam ettiklerini görünce, farz kılınma ihtimali de olmayınca, Ubey Bin Ka’b (ra)’ı, teravih imamı nasbetti ve cemaatle kıldılar. Hazreti Ubey Bin Ka’b’ın teravih namazını, bazılarına göre sekiz, bazılarına göre yirmi rekat kıldırdığı rivayet edilmiştir.
Teravih namazının yirmi rekat olduğunun delili Malik’in Yezid Bin Ruman’dan naklettiği şu rivayetlerdir;
“Hz. Ömer zamanında insanlar vitir ile beraber yirmi üç rekat namaz kılarlardı.” Bunun açıklaması olarak denilmiştir ki, farza bağlı sünnetler on rekattır. Ramazan’da bunlar iki katına çıkarılarak, vitirle beraber 23 rekat olmuştur. Çünkü Ramazan ayı ibadet için gayret gösterme ayıdır. Bu durumun sahabe arasında meşhur olduğundan dolayı icma haline gelmiştir.
İbn-i Abbas (ra)’dan rivayete göre, “Hz. Peygamber (as) Ramazan ayında yirmi rekat namaz kılarlardı.”
Hz. Ömer (ra) Ubey Bin Ka’b’ın arkasında toplanan cemaate yirmi rekat kıldırıyordu.
Netice olarak Teravih namazının sekiz rekatının Peygamber Efendimizin sünneti, kalan on iki rekatının ise Teravihin yirmi rekat olduğuna dair zayıf rivayet dikkate alınmayacak olursa sahabenin sünneti ve İslam ümmetinin Ramazan ayını ihya gayesiyle yaşattığı geleneği ortaya çıkar. Bu durumun birbirinden ayırmak için bazı Hanefiler teravihin sekiz rekatının sünnet, on iki rekatı müstehaptır demişlerdir. (İbni Abidin, 1/738, Diyanet İlmihali 1/314, Fethu’l Kadir)
Ebu Yusuf İmamı Azam’a tarevihi ve Hz. Ömer (ra) fiilini sormuş, o da:
“Teravih, sünneti müekkededir. Ömer (ra) onu kendiliğinden ortaya çıkarmamıştır. Bu hususta bid’at işlemiş de değildir. Onu ancak elindeki bir bilgiye istinaden emir etmiştir” diye cevap vermiştir. (İbni Abidin, El İhtiyar)
Hulasa, Teravih namazı yirmi rekat olarak kılınmalı, ancak yoldan, işten yorgun argın gelen kişiler, teravihi büsbütün kılmadan yatmaktansa, hiç değilse vitirle birlikte onbir rekat kılmalıdırlar.