2023'ün son gününü geride bıraktık. Zaman dilimleri sizi aldatmasın hayat yine tüm hızıyla ve rutinliğiyle devam ediyor. Belki de hayatın rutininden kaçmak, mecburiyetlerimizden kurtulmak için büyük kutlamalara girişiyoruz. Ağaçlar süslüyor. Pastalar kesiyor. Yılbaşlarını tüm yıl öyle geçmesi temennisi ile eğlence mekânlarında geçiriyoruz. Belki de çok bilindik Henry’nin hikâyesinde olduğu gibi, “Yeni yılı evimizde tek başımıza geçen zamanı sorgulayarak geçiriyoruz. yazarında dediği gibi, “Başta kendime ve çevremdekilere vaatlerde bulunmayı bırakalı çok olduğundandır belki de yılbaşını umursamamam belki de geleceğe olan heyecanımı kaybetmemdir” Henri Lefebvre’nin modern dünyasında sıradan gündelik hayatımla tozlu sayfalar arasında kaybolma isteğimdendir. En akla yatkın gelen neden, yeni yılda hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanmamdır. Belki de yaşadığımız hayatların bir iğne deliğine sığmasındandır . Tüm sıradanlığı ile akıp giden bu hayatta takvimlerin değiştiği bugünden sıradan bir kesit verelim ki konu anlaşılsın Afyonkarahisar’dan , bu akşam lüks oteller misafirlerini en nezih menüleriyle en sevilen sanatçılarla ağırlarken halkın büyük bir kısmı televizyon karşısında belki; belki değil yüzde yüz yaşayamayacakları hayatlara Panoptikon bir gözlem gerçekleştirip iç çekecekler. Belki bu yıl (o da doyasıya yemek zor da) bir kuruyemiş paketi çocuklarının kursağından çekerse sevinecekler. Yarın ise hayat zamanın sonsuzluğunda kendi mecrasında akmaya devam edecek. Herkesin görevi belli yeri belli .sorgulama yok . düşünme yok. 2025’ kim öle kim kala.>>EVREN ATCI