Ahî “kardeşim” manasına gelen Arapça kökenli bir kelimedir. Ahilik Kur’an’ı ve Hz. Peygamber’in sünnetini esas alarak İslami ilkeler üzerine inşa edilmeye çalışılan esnaf ve sanatkârlar teşkilatıdır. Abbasilerin idari bozulma, kargaşa, Moğol işgali ve İslam birliğinin tehlikeye girdiği dönemlerde Abbasî Halifesi Nâsır-Lidînillâh (1180-1225), tarafından oluşturulan Fütüvvet birliklerinden esinlenerek kurulmuştur.
Abbasilerin kurduğu Fütüvvet birliklerinde yetişen Ahi Evren; Selçuklu hükümdarı 1.Gıyâsü’d-din Keyhüsrev’in daveti üzerine Anadolu’ya gelir. Fütüvvet ülküsünü benimseyip kendilerine has yiğitlik, cömertlik ve kahramanlık vasıflarıyla birlikte Ahiliğin temel belirleyicisi olan İslâmî düşünüş ve yaşayışı esnaf ve sanat erbabına aktarmaya çalışır.
Ahiliğin nizamnâmelerine fütüvvet Name adı verilir. Ahiliğin esasları, ahlâkî ve ticarî kaideleri bu kitaplarda yazılıdır. Teşkilâta girecek kimse ilk önce bu kitaplarda belirtilen dinî ve ahlâkî emirlere uymak zorunda. Fütüvvet Namelere göre, teşkilât mensuplarında vefa, doğruluk, emniyet, cömertlik, tevazu, ihvana nasihat, onları doğru yola sevk etme, affedici olma ve tövbe etme gibi erdemler bulunmalı. Sarhoşluk veren maddeleri kullanma ve içme, zina, yalan, gıybet, yaptığı işte hile, sahtekârlık gibi kötü davranışlar ise meslekten atılmayı gerektiren sebeplerdir.
Selçuklular Devrinin ilk 150. yıllarında felsefe ve pozitif bilimler teşvik ve himaye görüyordu. Anadolu’da yeşeren müspet ilimler alanında tanınan bilim adamları; bilimden iş hayatının ve sanatın faydalanması gerektiğini belirtiyorlar.
Ahi Teşkilatı’nın baş mimarı, Türkiye Selçukluları devrinin en güçlü ilim, fikir ve aksiyon adamı, sanatkâr (Derici) ve bilge kişi Ahi Evren diğer bir adı ile Nasreddin Hoca, Ahi Teşkilatını kurarak tabii bilimleri, iş ve sanat alanında uygulamaya çalışmıştır. İlmin amelden önce geldiğini, ilimsiz amelin fayda sağlamayacağını, kişi ilmini uyguladığı ölçüde makbul insan olacağını ilke edinir. İlim tahsili sonucunda insan ruhunda meydana gelen irade ve kudretin pratik gücü meydana getirdiğini ve bunun iş ve üretime yönlendirilmesi gerektiği fikrini savunur ve ahilere öğretir.(”letaif-i hikmet ”ahi evren Prof. Dr. M. Bayram)
Ahi teşkilatı mensupları da ilmin ve aklın rehberliğinde bir takım alet ve edevat icat edip işlerinde kullanıyorlar, yaptıkları işlerde ilim adamlarının bilgisinden yararlanıp sanat-ilim arasındaki ilişkiyi kurmaya gayret gösteriyorlardı.
Osmanlının ilk yıllarına kadar kendi mesleklerinin yanında güvenlikten şehrin temizliğine kadar her alanda önemli görevler üstlenen ve başarı ile yerine getiren Ahilik Teşkilatı sonrası dönemlerde ilim ve akıldan istifade edememiş, çağın teknolojisi yakalanamamış, birer birer kurucu ilkelerden uzaklaşılmış, fonksiyonunu yitirmiştir. Bugün ise nostalji olarak yılın bir iki gününde göstermelik, basit törenlerle anılır hale gelmiştir.
Ülkemizin kalkınması ve yükselmesi, iş hayatın da huzur ve sükûnetin yerini alması için tarihimizde güzel örnekleri olan Ahilik teşkilatı gibi sivil toplum kuruluşlarına şiddetle ihtiyacımız var.
İşini düzgün yapmayan esnafa uygulanan müeyyide sonucu ortaya çıkan“ Pabucunu dama atma“ vb. güzel veciz sözlere sahip olan iş hayatımız yeniden derlenip, toparlanıp kaliteli mal ve hizmet üretme dünya ile rekabet etme gücüne erişmeli.
800 yıl önce atalarımızın başardığı gibi bizlerde başarabiliriz. Uyulması gereken ilkeler, kurallar belli. Nasıl yapılacağı da belli. Yeter ki samimi olalım, dürüst olalım, liyakat ve ehliyete önem verelim, azimle çalışalım. Allah çalışanlara yardım eder.
Sağlıcakla kalın, hoşça kalın.
Kıymetli Hasan Ağabeyin bu teferruatlı bilgilendirme yazısına ben de küçük bir katkı sunmayı arzu ettim. Saygıyla… Cengiz Şahin … ASKIDA! Son yılların revaçta kelimesi ve eylemi, ASKIDA!... Bilinen “ASKIDA EKMEK” dayanışması örneğiyle; askıda fatura, askıda yemek, askıda eğitim, askıda ulaşım,… yani, oluşan-oluşacak yeni ihtiyaçlarla “ASKIDA” kavramı günlük hayatımızda daha da çok yer alacak gibi! “Askıda ….” kültürü ve dayanışması, aslında; hayırseverler ve ihtiyaç sahiplerini birbirini görmeden
Sağolasın Hasan bey ,68.yaşımızda Nasrettin Hoca nın Ahi Evran olduğunu yazınızdan öğrendik. Nasreddin Hoca yı göle yoğurt mayalayan,merkebe ters binen komik bir efsane kişi gibi düşünüyorduk,sağolasın.