Geçen hafta ilimiz iş insanlarının bir araya gelip “geleceğe hazırlanmak ve teknolojiye yatırım yapmak” konusunda uzmanları dinlediler ve karşılıklı görüş alış verişinde bulundular.
İlimizin genç müteşebbisi Sayın Önder Artuk’un önderliğinde Müsiad ve bazı sivil toplum kuruluşu mensuplarının katıldığı toplantı yapıldı. Airbus Türkiye iş Geliştirme yöneticisi hemşerimiz Sayın Mustafa İlarslan konuşmacı olarak katıldığı toplantıda geleceğin teknolojisine odaklanılmasını yatırımın değişen, gelişen teknolojiye yapılmasını ekonomik güç birliğinin sağlanması gerektiğini havacılık ve savunma sanayii üzerinden örneklendirerek sunum yaptı ve tavsiyelerde bulundu.
Genelde ülkemizde özelde ilimizde yeni yetişen genç, dinamik yatırımcılarda ekonomik kalkınmamıza katkı sağlayacak bir iştiyak var. Bu genç beyinlere iyi bir rehberlik yapılır ve imkân sağlanırsa ülkemizin çok bereketli günler göreceğine inanıyorum.
Osmanlının çöküşüne esas neden ekonomik tercihlerdir. Üretim yerine ganimet, teknoloji yerine ilkel üretim, ilim yerine donuklaşmış bilgileri tekrar eden eğitim velhasıl kendini yenileyemeyen devlet idaresi ve toplum nihayetinde birinci dünya harbi ile ağır mağlubiyet almış ne var ne yoksa hepsini kaybetmiştir.
Osmanlıda nerede ise müteşebbis yok, yerli sermaye, teknik elaman yok, bazı harp malzemesi imal eden ufak atölyelerden başka sanayi yok. Osmanlı sonrası kurulan yeni cumhuriyette aynı sorunlarla, yokluklarla karşı karşıya kalmıştır.
Cumhuriyetin ilanından önce birinci iktisat kongresi 17 Şubat 1923 te İzmir’de toplanır. Bu kongrenin açılış konuşmasında Mustafa Kemal ; “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, iktisadi zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler kalıcı olmaz, az zamanda söner. Bu nedenle en kuvvetli, en parlak zaferlerimizin daha temin edilebileceği faydalı sonuçları temin etmek için iktisadiyatımızın, iktisadi egemenliğimizin sağlanması, kuvvetlendirilmesi zorunludur. Yeni Türkiye’mizi layık olduğu mertebeye çıkartmak için vakit geçirmeden iktisadiyatımıza önem vermek zorundayız. Zamanımız tamamen iktisat devridir.” Der ve önemli kararlar alınır.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, 1923-1929 yılları kuruluş, 1929-1938 yılları arayış, 1938-1946 yılları dışarıya kapanma dönemidir. İkinci Dünya harbi galip devletleri Yalta konferansında dünya paylaşımı yaparlar ülkemiz Batı blokunun payına düşer1946 yılından itibaren dışarıya açılma söylemleriyle Batı ittifakına entegre edilmeye çalışılır. 1980 24 Ocak kararlarıyla da tamamen liberal kapitalist ekonomik modeli tercih edip uluslararası sermayenin egemenliğine girer. Lozan da kısmen kazanılan ekonomik bağımsızlık nihayet 24 Ocak kararları ve gümrük birliği anlaşmaları ile kaybedilir. Böylece bugünlerde acısını çektiğimiz ekonomik sıkıntıları yaşarız sömürülen ülke durumuna düşeriz.
Yabancı aklı ve parası ile kalkınma olmaz, mutlu, müreffeh hayat yaşanmaz, başı dik, alnı ak, lafı dinlenen, sözüne güvenilen devlet olunmaz. Güçlü devlet, mutlu millet olmak istiyorsak ekonomik yapımız sağlam olmalı, istikrarlı, yüksek katma değer üreten, sermaye, müteşebbis, emek gücünü yerli kaynaklardan karşılayan çağın teknolojisini yakalamış yapıda olmalıyız.
Geçenlerde İlimizde bir grup iş adamının bir araya gelmesi ve ülkemiz için şehrimiz için yeni yatırımlar, yeni iş olanakları üzerine kafa yormaları beni Ümitlendirdi. Birlikten kuvvet doğar, birikimlerimizi, gücümüzü birleştirirsek büyük işler yaparız.
Afyonumuzda neden ileri teknoloji kullanan bir savunma sanayi, havacılık sanayii tesisi olmasın. Pek ala olabilir. Bunun ufak çaplı örnekleri var. Bunlar geliştirile bilir, yeni fabrikalar kurulabilir. Yeter ki hayal edelim, niyet edelim, azim ve kararlılıkla çalışalım. Samimiyetle, iyi niyetle başlanan işlerde Allah yardımcı olur.
Yeni fabrikalar, iş yerleri, yeni yatırımlar için çalışan, gayret gösteren genç girişimci arkadaşlarımızı kutlar başarılar dilerim. Allah işlerini rast getirsin, emeklerini bereketlendirsin.
Hoşça kalın. Sağlıcakla kalın.