MİSAFİR YOLUNU DÜŞÜNMELİ
Sel gibi süratle akan zaman içerisinde elimizden ve gönlümüzden çıkıp gidenler, kazanılan ve kaybedilenler, birkaç vefa ile birlikte çok yoğun vefasızlıklar, gerçek gülüşler ile birlikte yanında birçok sahte bakışlar, zor zamanda yetişenlerle birlikte kolay günleri isteyerek ve bilerek zor yapmayı seven sayıca çok insanlar. Hepsi var bu dünyada. Çoğu da misafir oluşunu unutmuş ev sahibi sanıyor kendini. Benim dünyam diyerek sımsıkı sarılanlar olsa da dünya kimseye kendini sahiplendirmiyor. Kimse yakalayamıyor dünyayı. En hızlı peşinde koşanlar bile bir zaman sonra pes edip bırakıyor bir yerde. Bir üzüm yedirse yüz tokat vurur gibi yapıyor dünya. Sen yolcusun yoluna bak diyor sanki. Nasıl ki bulunduğumuz odadan, bulunduğumuz şehirden çıkıyoruz bir gün de içinde yaşadığımız dünyadan çıkacağız manasını hatırlatıyor. Misafir yolunu düşünmeli, beraberce götüremediği şeye kalbini bağlamamalıdır. Bugün yaşanan toplumsal ve sosyal problemlerin temeli burada yatmaktadır. Dünyada daimi kalacağını zanneden insan bütün değerlerini dünya için rahatça feda edebilmektedir. Dünya için her şeyi mübah görmektedir. Yeri geldiğinde yola beraber çıktığı eş, dost, arkadaş gibi sevdiklerini yarı yolda bırakmaktadır. Dünya da kaybetmeye başladığını düşündüğünde ise cinnet hâline girmekte ve gözü hiçbir şeyi görmez olmaktadır. Çünkü onun için sadece dünyası vardır. Dünya sonrası gideceği menzillerden ve hesap günü vereceği hesaptan habersizdir. Adeta yolunu kaybetmiş bir avaredir. Ne misafirhanenin ne de misafirliğin farkındadır.