Cumhuriyetimiz yüz yaşına girdi. Çok yıprandı ve yıpratıldı ama ayakta kalmayı başardı. Cumhuriyet adalet, meşveret ve kuvvetin sadece kanunda olmasıydı. Fakat adalet çoğu kez tarumar edildi, meşverete ihtiyaç duyulmadı ve kuvvet kanunda değil şahıslarda toplandı. Ama cumhuriyet pes etmedi ve yenilmedi. Adaleti, meşvereti ve kanunda kuvveti sağlamak için direndikçe dirindi. Biz cumhuriyete kavuştuktan sonra herkes kendi cumhuriyetini tarif etmeye başladı. Bizim cumhuriyetimiz diyerek ortak hedef ve idealler etrafında birleşmek gerekirken herkes kendi azınlığı etrafında toplandı. Bu nedenle cumhuriyet düşünceleri arasında kavga başladı. Hâlbuki Demokratik bir cumhuriyet herkese yetecekti. Cumhuriyet gibi bir değer ve kazanımı kavga unsuru haline dönüştürmek zarardan başka bir şey getirmedi. Herkes kendine göre cumhuriyetini koruyordu. Fakat kendinden başkasına da cumhuriyeti lâyık görmüyordu. Cumhuriyetçi olacaksa ancak onlar olabilirdi. Diğerleri cumhuriyetten ne anlardı? Cumhuriyet rahat bırakılmadığından olması gereken bir cumhuriyet olamadı. Askerde kendisini cumhuriyetin koruyucusu olarak görüyor ve istediği zaman demokratik düzene müdahale ediyordu. Bu müdahaleler cumhuriyete fayda değil aksine fazlaca zarar verdi. Cumhuriyeti koruyacak olan ancak demokrasi ile taçlandırılmasıydı. Ama tam zıddına cumhuriyet demokrasiden uzaklaştırıldıkça uzaklaştırıldı. Artık tüm bunlara cumhuriyetin tahammülü kalmadı. İnşallah yeni yüzyıl sloganlardan öte gerçek manada demokratik bir cumhuriyetin yüzyılı olsun ve herkes cumhuriyetin ortak değerimiz olduğunu idrak edebilsin.