Ümitsizlik duygusu özelde insanların genelde ise devletlerin ve milletlerin kanser gibi dehşetli bir hastalığıdır. Bu hastalığa tutulanlar artık yapacak bir şey olmadığını ve ölümü beklemek gerektiğini düşünürler. Bütün iyilik ve güzelliklerin, her türlü gelişme ve ilerlemenin önündeki en büyük engel ümitsizlik duygusudur. Kendini zayıf ve yetersiz görerek yapacak bir şey olmadığını düşünen insanlar hayatta kaybettiği gibi milletlerde maalesef yok olup gitmiştir. Ümitsiz olmayarak her zaman yeni bir yol olduğunu düşünenler ise kendilerini ve milletlerini kurtarmıştır. Ümitsizliğe kapılmak kendi yetenek ve kabiliyetlerini tanıyamamaktan gelir. Aslında ümitsizliği yok edecek o kadar çok sebep vardır ki saymakla bitmez. Ama insanlar ümitsizlik sarmalına o kadar takılmışlardır ki bunları görebilecek bir göz ve hissedebilecek bir kalpleri kalmamıştır. Ümitsizlik duygusu korkak, aşağı ve aciz insanların özelliğidir ve bahaneleridir. Evet, ümitsizlik bahanelerden ibarettir. Bahane bulmak ise işin en kolayıdır. Ümitsizlik kendini ve çevrendekileri tahrip etmekten ibarettir. Olmuyor, olmaz, imkânı yok demekle bütün kapılar kapatılır. Hâlbuki her zaman yeni bir kapı ve yeni bir yol vardır. Kesinlikle vardır. Onu bulmak yerine vazgeçmek doğru değildir. Ümitsizlik duygusuna yenilmemek aksine onu mağlup etmek gerektir. Bir etrafımıza bakalım. Doğada ve tabiatta onca zorluğa rağmen yeniden açan çiçeklere bakalım. Diğer yaratılmışlar nasıl ümitsiz olmuyorlar onlardan ders alalım. Ders alalım ki bu ümitsizlik duygusunu yenelim. İnanın yapabiliriz. Gelin hep beraber deneyelim.