Herkes, hayatının her safhasında bu soruyu kendine sorabilmeli; test usulü sorgulamalardan yüzde 60 – 70 – 80 – 90’lara kadar müsbetliği artırmaya çalışmalıdır.
Öncelikle her yaptığımız güzel davranışın yada kötü tavrımızın, insanların değerlendirmesi için değil de sürekli olarak bizi kameraya alan, yaratıcımızın rızası için olduğunu unutmamalıyız.
- Rahman’ın has kulları arasındaki yerimizi kendi irademizi kullanarak ayırtabiliriz.
- Büyüğe, küçüğe, karşılaştığımız herkese selam vererek gönül köprülerini artırabilir ve de ileride SELAMÎ DEDE diye anılabiliriz.
- Konuştuğu zaman da, sustuğu zaman da mesaj aktarabilen olabilmeliyiz.
- Üşengeçliği değil, çalışmayı tercih etmemizin gerekliğini kavrayıp telkin etmeliyiz.
- Gurur ve kibirin bütün iyilikleri eriten zehirli tesirine asla kapılmamalıyız.
- Mütevaziliği hayatın her alanında tercih etmeliyiz.
- Malayani kavuşma ve davranışlardan uzak durarak zaman israfına yol açmamalıyız.
- Okumayı, öğrenmeyi ve bunlarla amel etmeyi kendimiz yaptığımız gibi, başkalarına da örnek olacak şekilde teşvik ve temsil edebilmeliyiz.
- Ulaşılması ve iletişimi kolay olan muhataplarımızı dolaylı olarak değil de direkt olarak meramımızı anlatırsak daha hoş olacağını unutmamalıyız.
- İlim ehline daima özel bir ilgi göstermemiz icab eder. Bu meyanda ilk bilgileri bize öğreten ana babamız, öğretmenlerimiz, hocalarımızın değerini bilmeliyiz.
- Ticaretle uğraşıyorsak; aldatılan müşterinin, kaybedilen hazine olduğunu kavramalıyız.
- Siyasetle uğraşıyorsak; yalan, dolan, olmayacak vaadlerin bizi insanlar karşısında zor duruma düşürebileceğini çabucak farkedebilmeliyiz.
- Birilerinin menfaati için yalakalık yapmanın sakıncalarını yaşayanlar bilir.
- Övgüde, yergide, nefrette ve de sevgide aşırılıklardan kaçınılmalıdır. Öyle ki nefret ettiğimizle dost, sevdiğimizle de hasım olunabilir. Orta yolu tercih etmeliyiz.
- Hastalanmadan önce sağlığın önemini biliniz diyen mesajı erken kavramalıyız.
- Başkalarının kutsallarına saldırının (batıl da olsa), bizim kutsallarımıza saldırıya sebep olacağının bilinciyle hareket etmeliyiz.
- Ziraatle uğraşıyorsak, ürünün en iyisini yetiştirmeye çalışmak, kasanın altını da üstünü de iyi ürünlerle sıralamanın maddi manevi getirilerini unutmamalıyız.
FİTNE ve NİFAK’tan UZAKLAŞMAK GEREK!
Ben nasıl birisiyim sorgulaması değil bir makaleyi, ciltlerle kitabın konusu olur; fakat burada bir parantez açıyorum.
İnsanları, toplumları, küçük ölçekte de fertleri bitiren fitne ve nifak çok tehlikeli bir tuzaktır. Bu tuzağa insanlar şu sebeplerden ötürü düşerler;
- Sağlamca bir iman olmadığından, ki bu insanı sözünde durmaz yapar.
- Tehlikeyi görmez yada umursamaz.
- Vefa duygusu azalır.
- Öz kültüründen uzaklaşır.
- Milli ve dini değerler yeterince anlatılmaz.
- İdareciler, millete yüksek bir gaye ve yüce bir hedef göstermez ve bu uğurdaeğitim vermezlerse insanlar fitne tuzağına düşerler.
Tarihteki en büyük fitne tuzağı 10 Muharrem’deki Hz. Hüseyin’in katliamıyla yaşanmıştır. Allah bir daha böylesine yıkıcı fitnelerden İslam alemini korusun ve şehitlere rahmet etsin.
İşte, fitnelere nifaklara kapılmayan insan olmak yukarıda saydığımız davranışlara dikkat eden, kendini sorgulayan, ibretler çıkarıp daha iyi olmaya gayret eden insan olmaya çalışmak iyi insan olmanın, adam gibi adam olmanın olmazsa olmazıdır.
Kubbede hoş bir seda bırakıp gidebilirsek, belki iyi birisiyizdir.