Yaradılışın gereği tercihle karşı karşıya kalırız. İyi, güzel, doğrunun, yanlış, çirkin ve yamuklukların tercih arenasın da yerini aldığı bir dünyada yaşıyoruz.
Tüm insanlara örneklik teşkil edecek Hz. Adem ve Hz. Havva'ya getirilen tercihlemeyi hepimiz, biliriz. Onlarca, yüzlerce nimet arasından yalnızca (misalde elma) su ağaçtan yemeyin denildiği halde tercihini olumsuzluk yönünde kullanan Hz. Adem ve eşinin bu davranışı, günahı Allah C.C. tarafından pişmanlık ve tövbeleri nedeniyle bağışlanmıştır.
Kıyamete kadar verilen müddet boyunca şeytan, olumsuz tercihlerin devamı için görevini yapacaktır.
İnsana verilen akıl ve irade şeytani tercihleri yenmek için yeterlidir. Ancak şeytan, aklın altından girerek üstünden çıkarak onu bulandırmakta mahirdir.
İnsan, Allah’ın razı olacağı amelleri işlediğinde melekler seviyesine ulaşabilir. Yine insan mühlet verilen şeytanın peşinden giderse de hayvanlardan aşağıya inebilir.
Misafir olduğumuz geçici dünya hayatında imtihanı kazanıp ebedi alemde huzur içinde olmamızı dileyen Rabbül Aleminin bu isteği tabir yerinde ise veresiye gibi algılanmakta, mükafatı da ahiretle olacağı için, ancak muhkem iman sahipleri için derin anlam taşır.
Diğer tarafta şeytan, nefislere hitap etmekte yaptığının karşılığını bu dünyada ve hemen alabileceğini söyleyerek zayıf imanlıların aklını çelebilmektedir.
Binlerce yıldır hak davetler yapılmakta, binlerce yıldır da şeytan insanları Hak’ dan uzaklaştırarak görevini yapmaktadır.
Bunun için savaşlar çıkmış, sapkınlıklar diz boyu olduğunda insanları ikaz için peygamberler, kitaplar gönderilmiştir.
Nuh tufanı, Ad, Semud, Lut kavimlerinin helak edilmesi, büyük depremler sırf insanoğlunun ibret alması içindir.
Hak yolu tebliğe gelen peygamberler türlü türlü meşakkatlere katlanmışlar, bu uğurda çoğu canından olmuştur.
Hak-batıl mücadelesi kıyamete kadar sürecektir.
Uluslar bazında düşünülürse, gerçekleri örtbas etmek isteyen küfür tek millettir. İnsanlar, bunalıma düştüğünde kendilerini ve çevrelerini ıslah yerine devamlı kurtarıcılar beklemiştir.
Halen de bu kurtarıcı bekleyişi zayıf imanlıların umudu olmaya devam ediyor.
Mesih gelecek, mehdi gelecek söylemlerinin aslı yoktur. Mesih’ de gelmiştir Mehdi’ de gelmiştir. Peygamberlerin sonuncusu Hz.Muhammed, Allah’dan aldığı vahiyleri son kitap Kur'anla cihanşümul olarak insanliğa sunmuştur. Artık, kendini, nefsini, çevreni, milletini ülkeni bu hakikat karşısında kurtaracak olan sensin, SEN.
Çare ve reçete istiyorsan Kuran’ı anlayarak iyi oku. Hz. Muhammed’ in hayatı yaşayan Kuran idi. O halde Siyer-i de anlayarak, yudum yudum özümseyerek okumalısın.
Okumayan, anlamayan, kavrayamayan insanlar, tuzaklara kolayca düşebilmektedir.
Yaldızlı sözlere, kanma aldanma. Geçici olarak ıslah olduk diyenleri hakikat sanma. Bu gibilerin adını sanını gereksiz yere anma diyen görüşe katılmakta da geç kalma.
İnsanoğlunun tercihlerini doğru yapabilmeleri öğrenme ve tatbik etmekten geçer.
Yaşanmayan ilim, ahlak, muamelat bir anlam taşımaz.
Hepimiz bir öğretmen olacağınız gibi, öğretmenin de mutlaka öğretmeni vardır.
Peygamberlerin hepsi birer öğretmendi.
İnsanların en hayırlısı itim öğrenen ve öğretendir, buyuran Peygamberimiz eşine, ashabına ve bütün insanlığa örneklik etmiş en değerli öğretmendir.
Ülkemizde 24 kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
İnsanımızı doğru tercihler yapabilmek için yönlendiren Öğretmenlerimizin ellerinden öperim.
Pahalı siyaset sonucu vekil olan, kısa süre sonunda emekli vekil olup tekrar seçilip milletvekili olan, üç beş yerden haksızca maaş aldıkları halde hala serzenişte bulunanları affetmiyoruz.
100. yılını kutladığımız Cumhuriyetimizin ilk Cumhurbaşkanı ve Başöğretmeni Mustafa Kemal’in milletvekili maaşı için söylediği sözü hatırlayalım; “Milletvekili maaşı öğretmen maaşını geçmemelidir.”
İçinde bulunduğumuz duruma bakılırsa, vekillerimiz, siyasetçilerimiz ne başöğretmenlerini, dinlemişler, ne de halen görev yapan emekli öğretmenlerinden yana tercihte bulunmamışlardır.
Tercihini milletten, millet dostların dan, muhteşem Türkiye'den yana kullananlara selam olsun.
Himmet KASAL