Millet olarak hayati öneme haiz o kadar çok sorunlarımız var ki, sıralamakla çoğuna sıra gelmez. Bu sorunların kaynağı içeride ve dışımızda dönen olaylarla ilintilidir.
Mesela milyon civarında işsizimiz, milyonlarca asgari ücretlimiz, emeklimiz, dar gelirli çiftçimiz daha niceleri hayat girdabında debelenirken, birtakım zevat gününü gün etmekte, dar gelirlilerin hakkından yonttuklarıyla kaşanelerinde hayat sürmektedir.
Mesela, emperyalizmin, kapitalizmin araçlarından olan bütün bankalar astronomik kârlar ederken, bizim merkez bankamız 818 kusur milyar gibi akla ziyan bir rakam zarar etmiş ve bu durum ülke gündeminde layıkı kadar konuşulup tartışılmamıştır.
Mesela eski Almanya başbakanı Angela Merkel' in anılarını yazdığı kitaptaki Türkiye ile ilgili pasajlar neredeyse es geçilmektedir. Özetle hanımefendi şunları ifade ediyor "Suriye'den gelecek göç dalgasını engellemek için Türkiye ile 3 milyar dolar karşılığında anlaştık. AB ülkelerindeki suçlu göçmenlerin Türkiye' ye iadesi karşılığında da az bir miktar kaliteli okumuş göçmeni ülkelerimize alabileceğimiz konusunda mutabık kaldık." Demografik yapımızı değiştirecek ve ileride bizim için varlık ve beka sorunu olabilecek bu ifadeler ülke gündeminde minnacık yer alabildi. Sığınmacılar tanınan kimi haklar öz be öz vatandaşlarımıza sağlananların üstüne çıkmıştır. Bu millet asrın felaketi depremzedeler için bir hamlede 3 milyar doların üzerindeki bir rakamı yardım kampanyalarıyla toparlayabilmiştir.
Birdenbire gündeme gelen Suriye olaylarını soğukkanlı, objektif ve devlet aklıyla değerlendirmek gerekiyor. Yakın tarihte tapusu bizde olan Süleyman Şah Türbesi ve civarındaki bir araziyi terör endişesiyle bayrağımızı indirerek taşıdığımızı unutmayalım. Suriye emperyalistlerce 1. Dünya Savaşı sonrasında, sınırları cetvelle çizerek petrol bölgelerini sömürmek üzere tarih sahnesine çıkarılmıştır. Suriye hiçbir zaman bağımsız olmamış ve olması da istenmemiştir. Ne gerçek anlamda bir ordusu, ne tarihsel bir tebaası, ne de bağımsız bir yönetimi hiç olmamıştır. Şu anda kontrol ettikleri bölgeleri "rejim üniformalı Rus askerleri" marifetiyle yapabilmektedir.
Rus ordusu stratejik, lojistik ve taktiksel yönlendirmeleriyle Esed rejimini ayakta tutmaya, yer yer de etrafına boş boş laf yetiştirmeye (ürmeye) çalışıyor. Bir taraftan da Rusya, Türkiye ile dostluk teranesini sürdürmeye çalışmaktadır.
Son çeyrekte 20-25 yıllık dönemde dış, politikamız, sözde savaş naraları ile, emperyalistlerle uyumlu yöndeki tezatlı uygulamaların geçit alanı olmuştur.
"Rusya'nın uçağını düşürdük, hemen akabinde Putin ile dost olduk. Stratejik ortak dediğimiz ABD askerlerimizin başına çuval geçirdi ve sınırımızda, Türkmenelinde bir PKK-YPG terör devleti kurma çabasını açıkça ilan etti, ya da bizi temsil edenler BOP' ta eş başkanlık yaptılar." Bayrak, 1312 sayı shf. 7
Demokrasi halkın iradesinin yansıdığı idare şeklidir, deniyor ama Türk milletinin iradesinin tam olarak yönetime yansımadığını görüyoruz. 2019 ve 2020 yıllarında defalarca yapılan anketlerde "ABD'nin, Türkiye’nin stratejik ortağı mıdır sorusuna % 92,8 Hayır cevabını, Rusya, Türkiye'nin müttefiki midir? sorusuna da % 93,7 Hayır cevapları izlemiştir." İktidara düşen halkın iradesine göre harekettir. Yanlış politikalar ve yeterince güçlü olmayışımız Irak'ın üçe bölünmesine ve kuzeyinde Kürdistan'ın 1.aşamasına sebep olmuştur. 2. aşama Suriye'nin kuzeyinde bir kürt oluşum bölgesi oluşturarak bunu Irak'taki ile birleştirmek olarak görünüyor. Zayıflatılmaya çalışılan İran' ın kuzey batısında 3.aşama ve Allah Korusun Türkiye'nin güneyindeki 4. aşama ile BOB projesi tamamlanmak isteniyor.
Kirli oyunların sergilendiği Suriye' de tilkilerin kuyruklarını birbirine değdirmeden basiretli ve ferasetli davranarak, siyonistlerin, İsrail' in uykularını kaçıracak MUHTEŞEM TÜRKİYE hedefine kilitlenme zamanıdır.
30 km derinliğindeki güvenli bölge koridoru geçici bir tedbir olmakla beraber şimdilik bunu sağlayabilmek, Türkiye' nin hakkıdır. Türkiye buna muktedirdir.
Himmet KASAL