Heves ettirilmeye çalışılan BATI medeniyeti, Merhum Mehmet Akif’in dediği gibi tek dişi kalmış bir canavardır. Teknolojik üstünlük, insanların maddi hayatını kolaylaştırmak için ileri makinalaşma üretimine yönelik “makina sanayi medeniyetidir.” Sosyal, hukuki, ahlaki olanlarda hiç bir üstünlüğü yoktur.
1071 ile 1922 yıllarını kapsayan Selçuklu – Osmanlı medeniyeti, 851 yıl gibi uzun bir süre mimaride olduğu gibi coğrafya, matematik, Tıb ve astronomide çağının medeniyet zirvelerini yakalamış süper bir güçtü.
Fetihler için kıtalardan kıtalara büyük orduları sevk edebilmek, ancak ve ancak maneviyat yanında bu ilmi gelişmeleri takibetmekle olabilirdi.
Coğrafya da neredeyse günümüzün haritalarına benzeyen dünya haritası çizen Piri Reis, Seydi Ali Reis, Katip Çelebi şaheserler ortaya çıkarmışlardır. Astronomide Ali Kuşçu, matematik ve tıp alanlarında sayısı hayli kabarık, Osmanlı ilim adamlarının eserleri Avrupa dillerine çevrilmiş, oradaki üniversitelerde yıllarca okutulmuştur.
Milli kültürüne sahip çıkan Türk milleti, İslamiyet’le şereflenince; Allah’ın OKU emri ile Peygamberimizin “İlim Çin’de de olsa arayınız” hadislerine uygun hareket ederek muhteşem medeniyetler kurmuştur.
Ne zaman ki kilise kültürüne dayalı vahşet ve kan üzerine kurulmuş BATI medeniyetine özentiler başlamış, işte o zaman devran tersine dönmüştür. İngilizlerin Çin, Hindistan, Endonezya’yı sömürdüğünü, Yemen, Arabistan, Irak, Suriye gibi ülkeleri vahşi kapitalizm pençesine aldığını ve de petrol kaynakları için entrikalar çevirdiğini asla unutmamalıyız. Keza Fransa’nın Kuzey Afrika ülkelerini Osmanlı’dan ayırmak için yaptığı katliamlar tarih kitaplarını kızıla boyamıştır.
1839 Tanzimat ve 1856 Islahat fermanları ile güzelim Türk – İslam medeniyetine darbeler vuruldu. Tekniğe EVET, bizden çaldıkları ilme EVET, komşuluğa, ticarete, siyasi münasebetlere EVET, ama kan – doku uyuşmazlığımız olan Batı medeniyetine HAYIR dememiz gerekirdi.
O dönem Avrupa’ya giden bazı elçiler güya inceleme gezisi yaparken BATI’ya önce hayranlık, sonrasında bağımlılık ve daha sonra da taklitçilik duygusuna kapılıyorlar ve ülkelerine dönünce bunu yaygınlaştırıyorlardı. Öğrenciler, gazeteciler, muhalifler Avrupa’ya davet edilip göz boyama, beyin yıkamaya tabi tutuluyordu.
Kısaca, asırlarca muhteşem medeniyet süren Osmanlı’yı yıkmaya çalışanlara içten fethedilen aydın, cahil zümre kapılarını açıyordu. Deyim yerindeyse CELLADINA Aşık İnsanlar YAMYAMları davet etmiştir.
BATI cephesinde bugün de değişen bir şey yoktur; Fransa’da 2,5 yıl süren araştırma sonucunda KİLİSELERDE 330 BİN çocuğa cinsel istismar yapıldığı açıklandı. Danimarka eski başbakanı bayan Helle Torning Scmidt, yemek sırasında Fransa eski Cumhurbaşkanı tarafından taciz edildiğini beyan ediyor. Aynı Fransa, Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ı bize karşı kışkırtıyor. Bir başka Batılı ülke İngiltere benzin – mazot kıtlığı ve Tır şoförü bahanesiyle kendi insanlarına eziyet edebiliyor. Batı’nın kepazelikleri, rezillikleri, insanlıktan çıkmış medeniyet bozuntusu skandalları asla bitmez.
Tek dişi kalmış canavarla bilinçli bir şekilde mücadele etmedikçe.