“Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında
Yekpâre geniş bir ânın parçalanmaz akışında.”
(Ahmet Hamdi Tanpınar)
İçinde bulunduğumuz âlem zaman ve mekânla sınırlıdır. Mümin, bu sınırlı âlemde yapıp ettikleriyle sonsuz, zaman üstü bir hayatı inşa etmektedir. Dünya hayatı boyunca devam edeceği bu inşa faaliyeti esnasında birtakım lütuf iklimleri vardır ki kişi zaman içinde zamansızlığı tecrübe eder. An içinde sonsuzluğu deneyimler. Bereket de diyebiliriz bu duruma ve bereket ne de yakışır zamana. Zamanın bereketle anıldığı, sahih niyetle ve şartlarına riayet ederek geçirilirse insanın iradesini sağlamlaştıran, duruşunu kuvvetlendiren en mucizevî zaman dilimindeyiz. Ramazan ayındayız.
Müminin mümince yaşama egzersizidir Ramazan. Din penceresinden zamana baktığımızda en net görüntüyü Ramazan’da buluruz. Çünkü mümin bu ayda zamanının tamamını Rabbinin arzusuna göre şekillendirir. Seherle, sahurla, mukabeleyle, iftarla, teravihle süsler saatlerini. Güne akşamla başlar ve önce geceyi ihya eder. Gece ihya edildiğinde gündüzün nasıl da bereketlendiğini bizatihi görür. Ve bazı anlar Tanpınar’ın sözlerini anımsatır ona. Zamanın içinde ama bambaşka bir âlemde hisseder kendisini. İbadetle, tefekkürle, zikirle geçirdiği bu vakitlerde bir kapı aralanır ve o kapıdan giren mümin Ramazan’dan önceki kişi değildir artık. Bu haliyle Ramazan, zamanda sıçrayabilmek, kısa anlarda büyük mükâfatlar kazanabilmek için Rabbimizin bize en büyük ikramlarındandır.
Mübarek olsun.
Esra ÇETİNER
Uzman Vaiz
HADİSLERLE AİLE
Zeynep es-Sekafiyye, Rasulüllah’ın, “Ziynetlerinizden bile olsa infak edin.” dediğini duyunca bu emri nasıl yerine getirebileceğini düşünmeye başladı. Eşinin ve ailesinin geçimini kendisi sağlıyordu. Üstelik evinde yetim çocuklar vardı. Onlar için de çalışıyor, gelirini onlara sarf ediyordu. Ailenin maddî yükü neredeyse tamamen onun omuzlarındaydı. Acaba bu harcamaları ile infak etmiş sayılıyor muydu? Bu harcamalar sadaka yerine geçer ve yeterli olur muydu?
Eşi Abdullah b. Mes’ûd’a bu meseleyi Hz. Peygamber’e sormasını söyledi. Abdullah ise bizzat Zeynep’in Resulüllah’a sormasından yanaydı. Zeynep bu meselenin cevabını öğrenmek üzere Hz. Peygamber’in yanına gitti. Kapıda başka bir sahabinin eşi Zeynep ile karşılaştı. O da Allah Resulü’ne aynı konuda danışmak için bekliyordu. Hz. Peygamber’in kapısının önünde iki hanımın konuştuklarını gören Bilâl, yanlarına geldi. Hanımlar, sormak istedikleri soruyu Bilâl’e ilettiler ve onu Hz. Peygamber’e arz etmesini talep ettiler. Bilâl, Peygamber Efendimizin yanına girdi ve soruyu ona yöneltti. Allah Resulü şöyle buyurdu: “Onlar hem sadaka hem de sıla-i rahim sebebiyle iki kat ecir kazanırlar.” (Müslim, Zekât, 45; Buhârî, Zekât, 48; İbn Hacer, Fethu’l-bârî, III, 329)
Bu durum, Asr-ı Saadet hanımlarının hem ekonomik güce sahip olduklarını hem de sosyal sorumluluklarını öğrenip yerine getirmeye gayret ettiklerini gözler önüne sermektedir.
HER GÜNE BİR KİTAP
Kitap Adı : Akışkan Zamanlarda Değerli Yaşamak
Kitap Yazarı : İhsan ÇAPCIOĞLU
Yayınevi : Diyanet İşleri Başkanlığı
“Akışkan Zamanlarda “Değer”li Yaşamak” başlıklı bu eserde okuyucuya akıp giden zamanın, zamanda gerçekleştirilen eylemlerin ve bu eylemlerin nihai hedefinin niteliğine ilişkin bir farkındalık kazandırılması hedeflenmiştir. Eser, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, “İslam, Birey ve Toplum”, ikinci bölümde ise “Ramazan, Aile ve Toplum” temalı yazılarından oluşmaktadır.
FIKIH (BİR SORU-BİR CEVAP)
Zekât vermenin belli bir zamanı var mıdır? Zekât, vaktinden önce verilebilir mi? Zekâtın, Ramazan ayında verilmesi şart mıdır?
Zekât vermenin belli bir zamanı yoktur. Nisap miktarı malın üzerinden sene geçmiş olması konusunda kamerî ay hesabı uygulanır. Farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir kamerî ayı veya Ramazan’ı beklemeye gerek yoktur. Zekât vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekâtlarını vermeleri gerekir. (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, III, 175, 191-192, 223).
Mal sahibi dilerse nisaba ulaşmış olan malın zekâtını bir kamerî yıl dolmadan önce de verebilir. (Kâsânî, Bedâî’, II, 15; İbnü’l-Hümâm, Feth, I, 179)
Din İşleri Yüksek Kurulu FETVALAR, DİB Yayınları, 2. Baskı, İzmir, Aralık-2018, s. 247.
BİR AYET-BİR HADİS
“Güneşi aydınlatıcı, ayı ise aydınlık yapan, yılların sayısını ve hesaplamayı bilesiniz diye ona menziller belirleyen O’dur. Allah bütün bunları hikmet ve fayda esasına göre yarattı. Bilme kabiliyetinde olanlar için de ayetlerini detaylı bir şekilde gözler önüne seriyor.” (Yunus, 10/5.)
Ebû Bekre’den (r.a) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki zamana ölçü olan yıl hesabı Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki ilk biçimine dönmüştür. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü savaşılması haram aylardır. Üçü ardı ardınadır ki bunlar; Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. Diğeri ise Cümâdâ el-âhir ile Şâban arasındaki Mudar’ın Receb ayıdır.” (Buhârî, Bed’ü’l-halk, 2)
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ
Ramazaniyye:
Divan şairlerinin Ramazan ayı vesilesiyle padişahlara, yüksek rütbeli kişilere sundukları çoğu kaside şeklindeki genellikle sayısı on-yirmi arasında olan beyitlerdir. Ramazaniyyelerin bazısı Ramazan ayının dini yön ve faziletleri üzerine yazılırken bir kısmı da Ramazan kültürünü yansıtacak şekilde yazılmıştır. Ramazanın rahmet ve bereket mevsimi olarak gelmesini Enderunlu Vâsıf şu mısralarıyla anlatır:
Açıldı yine mısra-ı dervâze-i gufran,
Hak’tan taleb-i mağfirete vakt ü zamandır.
Ol mâh-ı fazîlet ki beher rûz-ı şerifi,
Sad mâha bedel olsa ayn-ı ziyandır.
AFYONKARAHİSAR NAMAZ VAKİTLERİ
(İMSAKİYE)
06 NİSAN 2023 PERŞEMBE
(15 RAMAZAN)
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
05.04 06.29 13.05 16.41 19.32 20.51