Yüce Allah’ın insanları farklı özellik ve şekillerde yaratmış olması hem kudretinin bir göstergesi hem de bir imtihan gereğidir. Doğuştan ya da sonradan meydana gelen engellilik durumu da bir eksiklik veya bir ceza değil, imtihandır. Allah Resûlü’nün “Allah, sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34) beyanı, Cenab-ı Hakk’ın gönle ve niyete verdiği değeri gösterir. Bunun yanında yüce dinimiz hiç kimseye güç yetiremediği işleri emretmemiş, ibadetleri eda etme noktasında ise kolaylıklar göstermiştir.
Müslümanların hayırda yarıştığı, yoksulun, mazlumun ve ihtiyaç sahiplerinin gözetildiği; yardımlaşma ve dayanışma ruhunun canlandığı ve içinde bin aydan daha hayırlı Kadir gecesinin olduğu mübarek Ramazan ayı, engelli kardeşlerimiz için ayrı bir heyecan ile karşılanmakta. Görme engelli minarelerdeki mahyaları göremese de, işitme engelli sahurda davul, imsak vaktinde sala sesini duyamasa da, ortopedik engelli ya da yatağa bağımlı olan teravih namazlarında kıyam edemese de, tüm bu rahmet ikliminin güzelliklerini derinden hissederek yaşayabilmektedir. Zira o, gönül gözüyle görmekte, kalbiyle dinlemekte ve ruhuyla ayakta durmakta, Ramazan ayının kimseyi ayırt etmeden bir rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluş kapısı olduğunu bilmektedir.
Peki, bu seçkin ve özel kullar nerelerdedir? Onlar çok uzaklarda değil, aynı mahallede, aynı sokakta, belki de aynı apartmanda hemen yanı başımızda.
İnsanlığa en güzel örnek olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) “seçkin ve özel” kullarla birlikte yaşama konusunda bizlere rehber olmuştur. Her birine kabiliyetlerine göre görevler vermiş, böylece toplum içinde saygın bir yer edinmelerini sağlamıştır. İşte bize düşen görev, her vakit hayatı birlikte geçirdiğimiz kardeşlerimizin derdini paylaşmak, yükünü hafifletmek ve gerektiğinde gören gözü, işiten kulağı, yürüyen ayağı olabilmektir.
İbadetlerimizin ve dualarımızın kabul olması, duyarlılığımız ve farkındalığımızın artarak Ramazan ayının heyecanını toplumca yaşayabilmek temennisiyle.
İsmail AYDIN
Müezzin-Kayyım/Engelli Koordinatörü
HADİSLERLE AİLE
Yaratıcı, şükredenleri ve sabredenleri ayırt etmek üzere, gerek verdiği nimetlerle gerekse vermedikleriyle kullarını sınar. Bunun bir imtihan olduğuna inanan mümin, kendisine nimet verildiğine şükretmek, imtihana çekildiğinde ise sabretmek suretiyle iki durumda da sınavı kazanma imkânına sahiptir. Resul-i Ekrem’in veciz bir şekilde ifade buyurdukları gibi, “Allah, sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34) Nitekim Allah’ın seçkin peygamberlerinden biri olan Hz. Eyyub’un sabır ve dualar sonucunda ilâhî rahmetle giderilen uzun süreli hastalığı, bunun tipik bir örneğini oluşturur.
Yine bir hadiste belirtildiği üzere, “Batan bir diken bile olsa Müslüman’ın başına gelen her bir musibeti, Allah onun günahlarına kefaret kılar.” (Buhârî, Merdâ, 1) Hatta onu bir derece de yükseltir.
Hz. Peygamber (s.a.s) sadakanın birçok çeşidinin bulunduğunu belirterek şöyle buyurmuştur, “...(Âmâya veya yol sorana) yol göstermen sadakadır. Gücünle güçsüz birine yardım etmen sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen sadakadır...” (İbn Hanbel, Müsned, V/169)
HER GÜNE BİR KİTAP
Kitap Adı : Kalbe Dokunan Hikâyeler
Kitap Yazarı : Betül Şatır
Yayınevi : Diyanet İşleri Başkanlığı
Her insan hayat yolunda yürürken kimi zaman kendi hikâyesinin kimi zaman da başkalarının hikâyesinin kahramanı olur. Birbirine değen hayatlar acıyı, mutluluğu, hüznü, umudu paylaşır. Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından “Kalbe Dokunan Hikâyeler” gerçek hayattan yola çıkılarak hazırlanmış ve yirmi iki öyküden oluşmaktadır. Zamana gergef gibi işlenen tecrübelerin, kalbe dokunan acıların, yaşamda gizli kalan mutlulukların yer aldığı öyküler okurlarına kavuşmayı bekliyor.
FIKIH (BİR SORU-BİR CEVAP)
İtikâf nedir, nasıl yapılır?
İtikâf akıl sağlığı yerinde ve ergenlik çağına gelmiş bir Müslümanın mescitte ibadet/Allah’a yakın olma niyetiyle bir süre durması demektir. Bu kimse, camide yer, içer, uyur ve ihtiyacı olan şeyleri camide tedarik eder. Tuvalete gitmek, abdest almak ve gusül gibi ihtiyaçlar için camiden çıkabilir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) Ramazan’ın son on gününde itikâfta bulunmuştur.
Kadınlar evlerinde namaz kıldıkları yerde itikâfta bulunabilirler.
Şâfiîlere göre, mescit dışında itikâf caiz değildir. Kadın, kocasından izin alarak mescitte itikâf yapar. Şâfiîlere göre itikâf sırasında oruçlu bulunmak da şart değildir.
Kadir Gecesin tayini hakkındaki rivayetleri nasıl anlamalıyız?
Kadir Gecesinin Ramazan’ın 27. gecesi olduğu kabul görmüş olmakla birlikte, Ramazan’ın son on gününde tek gecelerinde veya son yedi gecesinde aranması ile ilgili rivayetler de vardır.
Din İşleri Yüksek Kurulu FETVALAR, DİB Yayınları, 2. Baskı, İzmir, Aralık-2018, s. 299-301.
BİR AYET-BİR HADİS
“Gözü görmeyene güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değillerdir.) Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba uğratır.” (Fetih, 48/17)
Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah buyuruyor ki: Kulum beni nasıl düşünüyorsa ben öyleyim. O, beni anarken ben onunla beraberim. O, beni kendi başına anarsa, ben de onu kendim anarım. O, beni bir topluluk içinde anarsa, ben onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım…” (Müslim, Zikir, 2; Buhârî, Tevhîd, 15)
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ
İtikâf:
Kişinin kendini sıradan davranışlardan uzak tutarak, ibadet amacıyla ve belirli bir şekilde camide kalmasını ifade eder. İtikâfa giren kimseye mu‘tekif veya âkif denir. Özellikle Ramazan ayında itikâfa girmek sünnettir. Nitekim Hz Peygamber (s.a.s) Medine’ye hicret ettikten sonra her yıl Ramazan ayının son on gününde itikâfa girmiştir.
AFYONKARAHİSAR NAMAZ VAKİTLERİ
(İMSAKİYE)
13 NİSAN 2023 PERŞEMBE
(22 RAMAZAN)
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
04.52 06.18 13.04 16.43 19.39 21.00