On bir ayın sultanı olan Ramazan-ı Şerif her mü’min için bir okul, bir eğitim yuvası gibidir ve kendine has müfredatıyla bir ay boyunca tedris eder insanı. İnsana düşen görev ise aldığı bu ilmi, öğrendiği tüm dersleri, diğer aylarda da unutmamak, hatta ömrü olduğu müddetçe uygulamaktır. Nasıl ki “Oruç, sayılı günlerdedir…” (Bakara Sûresi, 2/184.) ayeti bize bir başka anlam yönüyle oruç ayının çabucak geçtiğini haber verirken, insan ömrünün de işte böyle sayılı günler olduğunu, geçici ve fani olduğunu, doğum ile ölüm arasındaki menzilin az ve kısa olduğunu hatırlatır.
Yaratılma gayesi ibadet olan insan (Zariyat Sûresi, 51/56.) namaz, oruç, infak, zikir, Kur’an okuma gibi bedenle ya da malla yaptığı ibadetleri ve salih amelleri sadece bu ayda yapıp bitirmez. “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (Hicr Sûresi, 15/99.) ilahi beyanında emredildiği gibi son nefes verilinceye kadar devam eder. “İnsanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği..…” (Bakara Sûresi, 2/185.) bu ayda, okuduğu Kur’an’ın kapağını hiç kapatmaz, anlamıyla hemhal olur, rehberliğiyle doğru yol bulur ve böylece istikamet üzere kalır. “Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.” (Buhârî, Savm 5) Nebevi müjdesinde ifade edilen mükafatları koruyabilmek için “Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de) onu düşman tanıyın...” (Fâtır Sûresi, 35/6.) tavsiyesine kulak vermelidir. Ayetin devamında geçen “O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya çağırır.” ifadesinde dile getirilen tehlikeden korunarak ahiretinin bayram olması için, mü’min kimsenin ömrünü ramazan olarak geçirmeye gayret göstermesi gerekir.
Yıldız MUMYAKMAZ
ADRB Vaizi/Koordinatörü
HADİSLERLE AİLE
Kadın ve Toplum: Hayatın İçinde
“Ensar’dan bir grup kadınla Hz. Peygamber’e (s.a.s) biat etmek üzere gelmiştim. Dedik ki, “Ey Allah’ın Resulü! Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacağımıza, hırsızlık yapmayacağımıza, zina etmeyeceğimize, kendi uydurduğumuz bir iftira ile hiç kimseyi suçlamayacağımıza ve dinin emirleri konusunda sana karşı gelmeyeceğimize dair sana biat (bağlılık yemini) ediyoruz.” ( Nesâî, Bîat, 18)
Resulüllah dönemi İslâm toplumunda mescit, sadece bir ibadethaneden ibaret değildi. Sosyal hayatın merkezinde, ilmî, hukukî pek çok faaliyetin icra edildiği bir mekândı. Bu itibarla hanımların mescitte bulunmaları, mescitteki etkinliklere de katılmaları anlamına geliyordu. Mescidin Resulüllah döneminde sosyal hayatın merkezi olması, kadını, erkeği ve çocuğuyla tüm inananları mescide bağlamış, mescitten uzak durmayı imkânsız hâle getirmişti. Allah Resulü’nün istediği de buydu.
Hanımlar, çoğu kere küçük çocuklarını da yanlarına alıp mescide gelerek vakit namazlarına katılıyordu. Resulüllah bu durumun farkındaydı. Onlara hiçbir şekilde meşakkat yüklemek istemiyor, hanımların çocuklarıyla bile olsa mescide devam etmelerini arzu ediyordu. Bu hâl cemaatle kılınan namazın mahiyetine dahi tesir etmişti. Allah Resulü bu hususu ashabına şöyle izah etti: “Ben uzun uzun kıldırma isteğiyle namaza başlıyorum, o esnada bir çocuk ağlaması işitiyorum. Annesinin onun ağlamasından dolayı sıkıntıya düşeceğini bildiğimden namazı kısa tutuyorum.” (Buhârî, Ezân, 65)
HER GÜNE BİR KİTAP
Kitap Adı : Ailemin Sohbet Günlüğü (Bir Ayet Bir Hadis Bir Sohbet Bir Fetva)
Kitap Yazarı : Sedide Akbulut, Fatih Yıldız vd.
Yayınevi : Türkiye Diyanet Vakfı
Aileyi öncelikle sağlam dinî ve ahlâkî temeller üzerine kurmak sonra da güçlendirerek korumak nasıl mümkün olabilir?
Bu kitap, bütün boyutlarıyla aileyi ele alan, bilgilendirmenin yanı sıra farkındalık oluşturmayı hedefleyen bir çalışmadır. Dinimizin ana kaynakları olan Kur’an ve Sünnet’ten yola çıkarak aile gerçekliğini dile getiren ve aile sorunlarına değinerek çözüm önerileri sunan kısa sohbetler, okuyucularımızı ailelerimiz için bıkmadan usanmadan sevgi ve emek vermeye davet etmektedir.
FIKIH (BİR SORU-BİR CEVAP)
Orucu kasten bozmanın hükmü nedir?
Orucu mazeretsiz olarak bozmak, Ramazan’ın hürmetine saygısızlıktır ve büyük günahtır. Hz. Peygamber (s.a.s.), orucunu bu şekilde bozanların keffâret ile yükümlü olacaklarını belirtmiştir. Oruç keffâreti, iki kamerî ay veya 60 gün aralıksız oruç tutmaktır. Buna da gücü yetmeyen kişi, 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün doyurur.
Hanefîlere göre kadınların âdet hâlleri hariç hiçbir sebeple keffâret orucuna ara verilmez.
Sefer vb. bir sebeple ara verilmesi hâlinde daha önce tutulmuş olan oruçlar nafile yerine geçer. Bu durumda keffâret orucuna baştan başlanır. Çünkü keffâret orucu ara verilmeksizin tutulmalıdır. Tutulmakta olan keffâret orucuna hastalık ve yolculuk mazeretine binaen ara verilebileceğini, bu mazeretler sona erince ara vermeden kaldığı yerden devam edebileceğini söyleyen mezheplerin görüşleriyle de amel edilebilir.
Din İşleri Yüksek Kurulu FETVALAR, DİB Yayınları, 2. Baskı, İzmir, Aralık-2018, s. 289-290.
BİR AYET-BİR HADİS
“O (sayılı günler), doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği Ramazan Ay’ıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu göstermesinden ötürü Allah’ı tazimle anmanız için ve şükredesiniz diye uygun hükümler gönderiyor.” (Bakara, 2/185.)
“Her kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek (ihtisâben) Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Savm, 6)
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ
Şevvâl:
Kamerî yılın Ramazan’dan sonra ve Zilkade’den önce gelen onuncu ayının adıdır. Hz. Peygamber’in, “Ramazanı oruçla geçirip buna şevvalden altı gün ilâve eden kimse bütün yılı oruçlu geçirmiş gibi olur.” (Müslim, “Ṣıyâm”, 204) hadis-i şerifi dikkate alınarak bu ayda altı gün oruç tutmanın müstehap olduğu kabul edilir.
AFYONKARAHİSAR NAMAZ VAKİTLERİ
(İMSAKİYE)
18 NİSAN 2023 SALI
(27 RAMAZAN)
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
04.43 06.11 13.02 16.45 19.44 21.06