İnsan sosyal bir varlıktır. Toplum içinde doğar ve toplum içinde hayatını devam ettirir. “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık…” (Hucurat, 49/13.) ayeti de gösterir ki her insan topluluk içerisinde aynı ideal ve gaye ile bir araya gelerek ve birbiriyle yardımlaşarak yaşamını sürdürür. Yardımlaşmada temel ölçüyü yine Cenab-ı Hak belirler. “…İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın…” (Maide, 5/2.) Ve yine “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Âl-i İmrân, 3/92.) ayetiyle iyilik, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla yapılan her güzel iş ve davranış, muhtaçlara yardım ve infak olarak zikredilir.
Allah Resulü de: “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.” (Müslim, Birr, 66) buyurarak toplum içindeki bireylerin birbirlerine karşı yerine getirmesi gereken sorumluluk ve vazifelerini, bir bedendeki organların etkilenmesi örneğiyle açıklar. Tıpkı Medinelilerin sergilediği tavırda olduğu gibi: “Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler…” (Haşr, 59/9)
Özellikle mağfiret ve rahmet günleri olan Ramazan Ayı, gönüllerin merhametle incelmesi, kalplerin samimiyetle çarpması, birlik ve beraberliğin coşkuyla yaşanması gibi hususlarda insanlarda kardeşlik duygularının pekişmesini sağlar. Böylelikle toplumu ayakta tutan ahlaki ilkeler ve erdemlerin yeniden kuvvetlenmesine ve güçlenmesine katkı sunar.
Yıldız MUMYAKMAZ
ADRB Vaizi/Koordinatörü
ASR-I SAADET’TEN
Kardeşlik Hukuku ve Yardımlaşma
Yüce Rabbimiz, mümin erkeklerle mümin kadınların birbirlerinin velisi, yardımcısı, hamisi ve dost olduğunu ilan etmiştir. (Tevbe, 9/71) Nitekim bu hususa sık sık vurgu yapan Allah Resulü (s.a.s.) ve ashabı, hayatları boyunca kardeşliğin en güzel örneklerini takdim etmişlerdir. Onlar, dil, irk, cinsiyet, makam veya statü açısından farklı konumlarda olmalarına rağmen, bütün Müslümanların eşit hak ve saygınlığa sahip olduklarının bilincinde idiler. Zira Peygamberimiz, "Müslümanın diğer Müslümanlarla ilişkisi, birbirine kenetlenmiş bir binanın tuğlaları gibidir." (Buhari, Mezalim, 5) sözüyle bencilliği ortadan kaldırmıştır. İnsanlık için bir rahmet olarak gönderilen Allah Resulü, engin bir merhametle insanları kucaklamış, onlara birbirlerinin haklarını korumayı, paylaşmayı ve yardımlaşmayı öğretmiştir.
Pek çoğu yoksul olan ve Medine Mescidinde bir çardağın altında yaşayarak İslâm'ı öğrenmek amacıyla kendisinden ayrılmayan Ashab-ı Suffe hakkında, "Evinde iki kişilik yemeği olan, üçüncü kişiyi; dört kişilik yemeği olan ise beşinci veya altıncıyı alıp yemeğe götürsün." demiş, birer ikişer dağıtılan Ashab-ı Suffe'den on kişiyi de kendisi evine yemeğe götürmüştür. (Buhari, Mevakitü's-salat, 41) Kardeşleri için ashabın yaptığı fedakârlık, sadece yemek yedirmekle sınırlı kalmamıştır. Mesela, Medine'ye hicret eden, Abdurrahman b. Avf (r.a.), Peygamber Efendimiz tarafından Ensar’dan Sad b. Rebi’nin yanına verilmiştir. Kardeşliğin ve fedakârlığın en güzel örneğini sergileyen Sa'd (r.a.), muhacir olarak Medine'ye gelen ve bütün varlığını Mekke'de bırakan Abdurrahman b. Avf’a malının yarısını vermeyi teklif edebilmiştir. (Buhari, Büyû’, 1)
HER GÜNE BİR KİTAP
Kitap Adı : Güncel Dini Meseleler
Kitap Yazarı : Seyfettin Yazıcı, Lütfi Şentürk
Yayınevi : Diyanet İşleri Başkanlığı
Son yıllarda gündeme gelen bazı dinî konuların farklı şekillerde açıklanması, halkımız arasında birtakım tereddütlere ve zihin karışıklığına yol açmaktadır. Pek çok kimse, bu durumdan rahatsız olup dinî konularda doğru ve tatminkâr açıklama yapılmasını istemekte, dinî sorulara hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde cevaplar verilmesi hususunda bir beklenti içinde olduğu da bilinmektedir.
Bu durum karşısında halkımızı aydınlatmak amacıyla televizyon ekranlarında da tartışma konusu olan bazı dinî meseleleri -dinî konularda ilk müracaat edilmesi gereken kaynaklar olduğundan- Kur'an ve sünnet ışığında yeniden inceleyen bir eserdir.
FIKIH (BİR SORU-BİR CEVAP)
Göz, kulak ve burun damlası orucu bozar mı?
Göze damlatılan ilaç, çok az olup bir kısmı gözün kırpılmasıyla dışarıya atılmakta, bir kısmı gözde, göz ile burun boşluğunu birleştiren kanallarda ve mukozasında gözenekler yolu ile emilerek vücuda alınmaktadır. Bu işlem yeme içme anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla göz damlası orucu bozmaz. (Kâsânî, Bedâî’, II, 98)
Kulak ile boğaz arasında bir kanal vardır. Kulak zarı bu kanalı tıkadığından, ilaç boğaza ulaşmaz. Bu nedenle kulağa damlatılan ilaç orucu bozmaz. (Merğînânî, el-Hidâye, II, 263; Kâsânî, Bedâî’, II, 98; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, III, 367, 376)
Buruna damlatılan ilacın bir kısmı burun çeperleri tarafından emilmekte, az bir kısmı mideye ulaşmaktadır. Bu da, orucu bozacak düzeyde görülmemiştir. Bu işlem yeme içme anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla burun damlası orucu bozmaz.
Din İşleri Yüksek Kurulu FETVALAR, DİB Yayınları, 2. Baskı, İzmir, Aralık-2018, s. 276, 278, 281. (DİYK 22.09.2005 tarihli karar)
BİR AYET-BİR HADİS
“Her birinize ölüm gelip, ‘Rabbim! Ne olur bana azıcık daha süre tanısan da gönüllü yardımlarda bulunsam ve iyi kişilerden olsam!’ diye yalvarmadan önce size verdiğimiz rızıklardan başkaları için de harcayın.” (Münâfikûn, 63/10)
“Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Müslim, Birr, 58)
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ
İftar:
İftar ve fıtr kelimeleri “orucu açmak, oruçluya orucu açtırmak, başlanmış bulunan orucu bozmak veya hiç oruç tutmamak” gibi manalara gelir. İftar kelimesi, sözlük anlamıyla bağlantılı olarak ister oruç açma isterse bozma ve oruç tutmama şeklinde olsun “oruca aykırı bir davranışta bulunma” manasında kullanılmakla birlikte, bunlar arasında “oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açması” manasının daha belirgin olduğu ve kelimenin bu yönde terim anlamı kazandığı söylenebilir. Nitekim Türkçede de iftar “orucu açma” manasına gelir.
AFYONKARAHİSAR NAMAZ VAKİTLERİ
(İMSAKİYE)
29 MART 2023 ÇARŞAMBA
(07 RAMAZAN)
İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
05.18 06.41 13.08 16.39 19.24 20.42