Merhaba kıymetli okurlarım. Geçen hafta Kanuni Sultan Selim Han’ın yakın dostu ve vezir-i azamı İbrahim Paşa bir diğer adıyla Maktul İbrahim Paşa ile ilgili yazımla karşınızda olmuştum. Bugün ise yine bir Osmanlı Devleti’nin hükümdarlarından Yavuz Sultan Selim Han’ın yakın dostu Hasan Can ile alakalı yazımla sizlerin huzurunda olacağım.
Öncelikle bir kez daha belirtmek isterim ki şahsımın herhangi bir tarih alanında akademik olarak unvanım bulunmuyor. Sadece tarihi seven bir vatandaş olarak elimden geldiği kadar tarihi bir konu üzerinde sizlerle kısa bir sohbetimiz olacak diyebilirim. Bu konu hakkında eksik bilgilerim olursa şimdiden affola.
Kimdir Hasan Can?
Yavuz Sultan Selim Han’ın menkıbe ve söylencelerinde 1490 yılında Tebrik doğumlu olduğu bilinmektedir. Babası Hafız Mehmet Efendi’nin tilavetleriyle sesini İslam dünyasına duyurmuş bir hafızdır. İslam konusunda derin bilgilere sahip olduğuna rastlıyoruz ki Hasan Can’ın dedesi de Hafız Cemalettin Efendi’nin Akkoyunlu Hükümdarı Yakup Han’a ilmiyle bilgiler vermiştir.
Yavuz Sultan Selim Han ile yolların kesişmesi
Hasan Can’ın Yavuz Sultan Selim Han ile yollarının kesişmesi 1514 yılına dayanmaktadır. Şah İsmail’e karşı Çaldıran Zaferinde Tebriz’e giren Yavuz Sultan Selim, Hafız Mehmet Efendi’nin ilmiyle alakalı malumata sahip olduğu için onunla tanışmak ister. Bu tanışma vesilesiyle Yavuz Sultan Selim Han, Hafız Mehmet Efendi ve Hasan Can’ı payitahta götürme kararı alır ve Hasan Can ile ölümüne kadar olan bir dostluğun da temelleri atılmış olur.
Hasan Can ile dostluk bağı nasıl gelişmiştir?
Yavuz Sultan Selim Han’ın, Hasan Can ile dostluk bağı payitahta başlamış ve onu nedimi olarak seçmiştir. Bu konu hakkında şahsım net bir bilgi edinemesem de bir soruyu çözemedim. Bu soru da Yavuz Sultan Selim Han’ın en yakınında olan Hasan Can’ın, şahsına padişah tarafından veziriazamlık verilmesi hususunda bir bilgiye sahip olamadım. Fakat bu konu hakkında tarih öğretmenimle alakalı sohbetimde varsayımların olabileceğini dile getirmiş ama net bilgi bulunmamakta. Fakat Hasan Can’a böyle bir teklif geldiyse bile o dostluğu seçmiştir. Sultan Süleyman’ın da dostum dediği Pargalı İbrahim Paşa kendisine verilen makamlar sonunda kibriyle kendi sonunu hazırlamıştır ki önceki yazımda da belirtmiştim. Dostluğun ne anlama geldiğini bir çırpı da yok hükmü verilen günümüzde dostluk kavramının derin içeriğini Yavuz Sultan Selim Han ile Hasan Can’ın hayatında bulmak mümkündür. Tarihi kaynaklarda Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır Seferinde bir Mısırlı Cariyeye aşkını ve o aşkın hazin sonuna en yakın dostu Hasan Can şahit olmuştur. Yavuz Sultan Selim Han’ın rahatsızlığında yanında olan Hasan Can, padişaha rahatsızlığı hakkında bilgiler vermiştir. Fakat Yavuz Sultan Selim Han bu bilgileri göz ardı etmiş fakat bunun da pişmanlığını yaşamıştır.
Yavuz Sultan Selim Han’ın vefatından sonra Hasan Can’ın Durumu
Yavuz Sultan Selim Han’ın hakka yürümesi esnasında okuduğu Yasin-i Şeriflerle Hasan Can orada bulunuyordu. Keza “Benim Dostluğum ölüme kadar” ibaresi Hasan Can için doğru noktadaydı. Yavuz Sultan Selim Han vefat ettikten sonra yerine geçen oğlu Sultan Süleyman Han,Hasan Can’ın payitahtta kalmasını istemiş fakat o yakın dostunu kaybettiği için burada kalmayı kabul etmemiş, Sultan Süleyman Han’ın kendisine yüklü miktarda maddi yardımı da ret etmiştir. Hasan Can, 27.Şubat 1567 yılında Sadeddin Efendi ile beraber gittiği Bursa’da vefat etti ve Yeşiltürbe kapısının yakınlarında yol kenarına defnedildi.
Yavuz Sultan Selim Han ve Hasan Can, günümüzde silinip ve yok edilmeye çalışıldığı Dostluk kavramını, en hissi duygularla yaşadılar. Rabbim karşımıza dostlukları en hissi duygularla yaşatacak insanlarla buluşturmayı nasip eylesin.