KUR’AN-I KERİM’DE TESHİR VE TAHRİP NEDİR?
“Dünyamızın bize ait olmadığını, aksine, bizim ona ait olduğumuzu anlamayı bir türlü başaramadık.”
İsveçli yazar Rolf Edberg.
Kur’an-ı Kerim’de yirmiden fazla yer alan TESHİR, “Bir şeyi belirlenmiş bir gayeye doğru, seçme hakkı tanımadan sevk etmektedir.” (Ragıb)
Teshir, bir varlığı bir başka varlığa boyun eğdirmek, onun emrine ve hizmetine vermektir. Ancak Kur’an-ı Kerim bize gösteriyor ki, bu hizmete verme durumu hiçbir zaman “tahribe ve hıyanete” teslim etme anlamı taşımıyor.
Kur’an-ı Kerim, TESHİRİ, hemen tüm kullanımlarında insan dışındaki varlıkların insanın emrine verilmesi anlamında belirginleşmektedir. Güneş, ay, nehirler, sular, denizler, uzay boşluğunda yüzen varlıklar, dağlar rüzgarlar… kısacası tüm varlık insanın emrine verilmiştir.
Allah (c.c.) İbrahim Suresi’nin 32.-34. Ayetler’inde şöyle buyuruyor: “Allah O’dur ki gökleri ve yeri yarattı. Gökten bir su indirildi de onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkardı. Emriyle denizde akıp gitmeleri için gemileri hizmetinize verdi. Irmakları da emrinize verdi.
Görevlerini şaşmadan yapmak üzere Güneş’i, ve Ay’ı da size boyun eğdirdi. Geceyi ve gündüzü de hizmetinize verdi. Kendisinden istediğiniz her şeyden bize bir parça verdi. Allah’ın nimetini saymaya kalkarsanız, sayıp bitiremezsiniz. Doğrusu şu ki, İNSAN GERÇEKTEN ÇOK ZALİM VE NANKÖRDÜR.”
Varlıkların insanın emrine verilişi, insana boyun eğdirilişi gibi ifadelerde hep TESHİR sözcüğü kullanılmıştır. Aşağıdaki Ayetlerde’de hep TESHİR sözcüğü kullanılmıştır.
“O, sizin için gökten bir su indirdi. Ondan bir içecek var. Kendisinden, hayvanlarınıza yedirdiğiniz bir ağaçta oluşmaktadır. O, suyla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve çeşitten meyveler bitirir. Hiç kuşkusuz bunda, derin derin düşünen bir toplum için bir mucize vardır.”
“Geceyi gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O’nun emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda, aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır. Ve sizin için yeryüzünde, çeşit çeşit renklerde başka şeylere de vücut vermiştir. Bütün bunlarda, düşünüp ibret alacak bir toplum için elbette bir mucize vardır.”
“Ve O’dur ki, içinden taze bir et yemeniz ve kuşanacağınız bir süs çıkarmanız için denizi emrinize vermiştir. Gemileri onda yara yara gider görürsün. Böyle yapmıştır ki, O’nun keriminden nasip arayasınız ve şükredebilesiniz. Sizi çalkalayıp sarsar diye yerküreye, ağır dağlar, ırmaklar, yollar koydu. İyiye ve doğruya ulaşmanız umulmaktadır. Ve nice işaretler! Yıldızla da onlar, yol ve yön doğrulturlar.” (Nahl:12./16.)
TESHİR olayının özeti şudur:
“Göklerde ve var, yerde ne varsa tümünü, O’ndan (Allah’tan) bir lütuf olarak size boyun eğdirmiştir. Bunda derin derin düşünen bir topluluk için elbette ibretler vardır. (Casiye:13.)
TESHİR ile insanın emrine verilen bunca nimet ve imkanı veren kudret insandan ne istemektedir?
İstenen şudur:
Emrine verilenlere emanet muamelesi yap; veren Allah’a şükret; sahip olduklarını paylaş; ve hepsinden önemlisi, EMRİNE VERİLENLERİN BİR EMANET OLDUĞUNU UNUTMA; ONLARA SAYGI VE SEVGİYLE, İÇTEN BİR MİNNET VE KORUMA DUYGUSUYLA SAHİP ÇIK; VE ONLARIN SENİN ÖNÜNE YIDIĞI İMKANLARI BAŞKALARIYLA PAYLAŞ.
Gelecek hafta ki yazımızda TESHİRİN, Bağışlayan kudret olan ALLAH’IN iradesine uygun yürümesi için insandan istenen “EMANETE SAYGI GERÇEĞİNİ” göreceğiz.