Kur’an- ı Kerim-in sürekli bir biçimde bilime atıf yapması boşuna değildir. Kur’an’ın bilime yaptığı yollamalar Onun en büyük mucizelerinden biri belki de birincisidir.
Kutsal metinler, gerçeği bünyesinde barındıran metinlerdir. Bu barındırma şerbette tadın, suda oksijen ve hidrojenin barındırması gibidir. Bu gerçeği Kur’an’ı Kerim’den çıkarabilmek bilgi, hüner, gayret ve iyi niyete bağlıdır.
Kutsal metinlerden katkısız gerçeği alabilmenin en önemli koşulları bizzat kutsal metinlerde verilmiştir.
Kutsal metinler aynı zamanda EVREN’İ anlama, anlatma ve yorumlamaktadırlar. Bu YÖNÜYLE Kur’an’ı Kerim ayrı bir mucizeler bütünüdür. Bu bakımdan Kur’an’ı Kerim’i anlamada temel koşullar şunlardır;
- ( Kur’an’ın dışında, diğer) kutsal metinlere sokulmuş vahiy dışı kısımların ayıklanması ve tam anlamı ile vahyedilmiş metnin eksiksiz ve eklemsiz ortaya çıkarılması.
- Kutsal metnin herhangi bir bölümünü ( veya ayetini) okurken kutsal metnin bizzat kendisi tarafından getirilen yorumların dikkate alınması
- Kutsal metnin bizzat kendisinin açıkça önerdiği veya işaretlerle dikkat çektiği anlama ve yorumlama inceliklerinin kavranılması
- Kutsal metinlerdeki SEMBOLİK İFADELER (Duygularla algılanamayan ifadeleri, algılanabilir hale getiren somut ifadeler)’in bilim dilindeki karşılıklarının keşfedilip kullanılma sokulması
Bütün bunların muhtaç olduğu temel ve genel koşul ise ÖZGÜRLÜK VE YETKİNLİKTİR.
Özgürlük aklın işletilmesini sağlar. Bu sağlamadan varılacak hiçbir yer, elde edilecek hiçbir değer yoktur.
Kur’an-ı dinlerseniz, aklı işletmeyenlerin elde edecekler tek şey, “ üzerine pislik inmesidir” (Yunus:100)
Kur’an, aklın işletilmesini tehlikeye sokabilecek unsurları din dışı olarak damgalamıştır.
Kur’an’ın bu noktada aldığı temel tedbirler şöyle sıralanbilir;
- İmanın ve dinin BEYYİNE (akla dayalı, bilimsel kanıt) üzerine oturtulmasının ısrarla istenmesi “ Ölen beyyine üzerine ölmeli, yaşayan beyyine üzerine yaşamalı” (Enfal:42)
- Aklın işlevsel kılınması
kur’an sadece akla değil, FONKSİYONEL AKLA (Bir işi yapabilme akıl) yollama yapmaktadır. Aklın, altını çizen tüm ayetler aklı işletmeye, yani işlevsel akla yollama yapmaktadır. Aklın soyut varlığı Kur’an için yeterli değildir.
- Bilime yollama yapması:
Bilim hayatın, hatta Allah’ın dayanağıdır. Bilimin ve bilim insanlarının tanıklığı, Allah’ın varlığına şahitlik etmişlerdir. (Ali İmran, 18)
- Sünnetullah, ( Allah’ın evren, insan ve diğer tüm canlılar için geçerli kıldığı yasalar) varlık ve oluş yasalarının değişmezliğine dikkat çekilmiş olması. Böylece, dinlerin tabiat yasalarını umursamamayı, aşmayı, devre dışı tutmayı hüner sanan tutkuları kırılmıştır. Tabiat yasalarına kafa tutmanın adı körlüktür.
- Ortak-evrensel insanlık değerlerinin dikkate alınmasının ısrarla emredilmesi: Bu sayede bir dinin kapalı, yerel bir alana hapsolunup insanlık dünyasındaki gelişmelere sırt dönmesi önlenmiş olup evrensel değerler, ihtiyaçlar ve tespitlerle kucaklaşması sağlanmış olur.
- Hayatın kendisinin bir mucize olduğunu idrak etmek
- Kutsal metinler, Allah’ın emirlerini anlatan, aynı zamanda da insan ve evrenin de bir kitap olduğunu, bu kitaplarında okunup anlaşılması gerektiğini bildirmişlerdir. Böylece evrenle insanın, insanla gerçeğin ve insanla Yaratıcı’nın kucaklaşması sağlanmıştır.
- İlimler kutsal olan ve olmayan diye ayıran geleneksel yaklaşım kırılarak tüm ilimlerin kutsal, tüm bilginlerin saygın olduğuna dikkat çekilmiştir.
- Kutsal insanlar gibi ayrımlar dışlanmış, tüm toplum bir bütün olarak düşünülmüş saygınlık ve otoritenin dayanağı olarak sadece İLMİN altı çizilmiştir. Eğer bir kutsal insandan söz edeceksek, hiç kuşku yoktur ki o kişi bilim sahibi olan insandır.
Son Peygamber’imiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’dir. Buna göre başka bir kutsal insan tipinden söz etmemiz kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim tarafından asla onaylanmamaktadır. Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim, kutsal ve kutsallığı maske yaparak bazı dini bilgisi zayıf olan insanları Allah ile aldatan onlarca tipten söz etmekte; onları ve onların zararlarını bizlere anlatmaktadır.
- Kur’an’ı Kerim’imizde, iman ve ilim, kötülük ve çirkinliğe alet edilmeyeceği gerçeği anlatılmaktadır.