Ney-i, bezm-i gamem ey mah ne bulsan yele ver,
Oda yanmış kuru cismimde hevadan gayri,
Bezm-i aşk içre fuzuli nice ah eylemeyem,
Ne temettü bulunur bende sadadan gayri,
Fuzuli bu dörtlüğünde şöyle demektedir:
“ Gam meclisinin Ney’ iyim ey ay yüzlü güzel ateşle yanmış kuru vücuduma hevadan başka, ne bulursan yele ver alsın götürsün.”
Ney fuzuli aşk meclisinde nasıl ah etmeyeyim? Ney’de Allah zikrinden başka ne bulunur? diyor.
Hz. Mevlana bir rubaisinde:
“ Ney’ i dinle ki neler neler söylüyor . Allah’ın gizli sırlarını anlatıyor. Yüzüm sararmış içi boşalmış, başı kesilmiş, Neyzen’in nefesine terk edilmiş olduğu halde dilsiz, kelamsız Hüda! Hüda diyor.” Buyurmuştur.
Nay-ı şerifin sesi, yanıktır. Ruhun derinliklerine kadar inerek dinleyenin bütün vücudunu Allah aşkı ile yakar, yandırır. Semavi deniz’inin içine çeker tüm vücudu buhar olur uçar Allaha kavuşur .
Mevlana Hazretleri de bu olguyu şöyle dile getirmiştir;
“ Benim bu benliğim benden değil o sah’ tan olmuştur suda ki ay gör dikkatli bak ki Mah’ dan olmuştur. Kendini yok bil, kemal ancak budur.
Onda yok ol; kavuşmak işte budur
Saygı değer ağabeyimiz şair, yazar, Mevlevi hacı, galip leblebici oğlu da “ ney sesi ile ilgili şiirinde şöyle seslenmektedir;
“ Finike de köpük köpük dalgalar su sesi,
Bir rüzgar esiyor yüzüme meltem busesi,
Güzellikler yan yana bu huzur neyin sesi,
Geliyor derinlerden Mustafa’nın ney sesi,
Ah ile vah ile çağırırım Mevlam duy sesi.”