SARIKAMIŞ HAREKÂTI
Tifüs hastalığı bir afet halini aldı. Yetişemiyorduk. O esnada mektepten çıkan 191’lü genç doktorlar Erzurum’a geldi. Bunlar çok genç tecrübesiz olduklarından bizden evvel tifüs hastalığına yakalandılar. İyi bakamıyorduk veya vasıta ve eleman kafi değildi. Hastalık gayet vahim seyrediyor ve yüzde yetmiş ölümle sonuçlanıyor. Hikmet Özdemir, “Salgın Hastalıklardan Ölümler” isimli eserinde asıl facianın Sarıkamış Harekatı’ndan sonra başladığını salgın hastalıkların Erzurum’dan başlayarak Erzincan, Bingöl, Elazığ, Diyarbakır, Harput’u etkisi altına aldığını belirtir.
“Ordunun büyük bir kısmının erimesiyle neticelenen bu dramatik seferin ardından Hasankale, Pasinler Ovası’ndaki köyler, Erzurum Ovası’ndaki köyler hastaneler hastaları alamamışlardır. Birçok hastanelerde hemen bütün hekimler ve idare memurları “lekeli tifoya” tutulmuşlardır. Hastalık ahali arasında da tam bir salgın halini almış olup Erzurum’da günde 20-30 kişi lekeli tifodan ölmektedir.
Albay Aziz Samih ise hasta sevkiyatındaki sıkıntılardan dolayı Erzurum Korucuk köyünde cesetlerle dolu evlerden bahseder: “Köy evlerinin önünde cesetler yatıyor. Köy evlerinden birisinin kapısı açılıyor odun tomrukları gibi üst üste yığılmış, istif edilmiş cesetler gösteriliyor. Soğuktan taş heykeller gibi duran bu vücutlar bozulmuyor, kokmuyor. Görevliye; “Bu cesetleri niçin gömdürmediğini sordum: “Soğuktan dedi. Kazma toprağa işlemez evvela odun bulup bir gün devamlı ateş yakarak toprağı yumuşatmak, sonra kazdırmak icap eder.” Efendi, hasta sevkiyatı hizmetlerindeki sıkıntıyı şöyle anlatıyor:
Tarih geleceğe ışık tutar. Türk milletimiz tarihte çok büyük zaferler kazanmış ve çok büyük acılarda çekmiştir. Dünyada Türk tarihi kadar eski ve köklü bir tarih yoktur.
Tarih şuuru demek, önde gelen yönü ile fertlerin ve milletlerin tarihlerine geçmişlerine bağlılıkları onun öğünülecek hadisleri zaferleri ile iftihar etmek, tarihimizde yaşanılan felaketlerden ders almak ve yaşanan hataları bir daha yapmamaktır.
Tarih şuurunun uyandırılması ve pekiştirilmesi konusunda milli gümlerimizin ve milli zaferlerimizin tarihte atalarımızın yaşadığı acı günlerimizin şimdiki ve gelecekteki nesillere aktarılması birlik ve beraberliğimizin yönünde bir dava ve millet terbiyesi meselesidir.
Türk milleti olarak bizler atalarımızla gurur duyuyoruz; onları saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz. Allah, onlardan razı olsun. Atalarımız bizlerin ve gelecek nesillerin onurlu, gururlu ve rahat yaşamaları için büyük acılara katlanarak canlarını ve mallarını sese seve vermişlerdir. Bizlere ve gelecek nesillere düşen atalarımızı, şehit ve gazilerimizi unutmadan onların aziz hatıraları önünde saygı ve sevgi ile eğilmek ve birbirimizi kardeş olarak bilip kenetlenerek iç ve dış düşmanlara karşı birlik ve beraberlik içinde birbirimizi severek, senlik benlik davası gütmeden (çünkü düşmanlar birbirimize düşürmek isterler) kardeşçe kenetlenmeliyiz.