Bir gazeteci olarak Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Isparta Ticaret ve Sanayi Odası, Burdur Ticaret ve Sanayi Odası, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası, Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası, Uşak Ticaret ve Sanayi Odası’na gidip gelen başkanlarını tanıyan ve zaman zaman haber yaptığım yerler.
Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası kurulurken o çalışmaları ve heyecanı yaşayan biriyim.
Osman Berberoğlu, Menderes Türel, Nafi Güral gibi sadece o ilin değil Türkiye’nin tanıdığı önemli başkanları tanıdım.
Bir şehrin en önemli meslek örgütü kesinlikle Ticaret ve Sanayi Odası’dır.
Çünkü bir şehrin gelişmesinde, kalkınmasında, istihdamında, kültür ve sanat hayatında birinci derece katkısı olan bir kurum.
Bu anlamda ilin valisi ve belediye başkanından daha önemli.
Çünkü onların vizyonu ve çabaları şehrin ekonomisini ve ticaretini şekillendirir.
Yeni yatırım alanları oluşturur ve ona göre şehir dışından ve hatta ülke dışından yatırımcıların şehre kazandırılmasını yatırım yapmasını sağlar.
Birçok yerde Ticaret ve Sanayi Odası eğitim ve sağlık yatırımları yapar.
Şehrin okul ve derslik ihtiyacını karşılar.
Şehrin iş insanlarını bir araya getirip yeni fikirler ve yatırımların önünü açar.
Özellikle Afyonkarahisar gibi bir şehir Türkiye’nin tüm önemli büyük şehirlerine 3-5 saatlik mesafede olan bir şehir yatırımcılar için bulunmaz bir fırsat olması gerekir.
Bazen duyuyoruz birçok önemli yatırımcı Afyonkarahisar’a gelmiş ama izin verilmemiş.
Nedenlerini burada konuşmaya gerek yok.
Ama Afyonkarahisar bulunduğu konumda bu kadar ticari olarak nasıl geri kaldığını ciddi bir şekilde düşünmeli.
Bizim konumumuzda başka bir il olsa Türkiye’nin 5-6 büyük şehri olur.
Afyonkarahisar’da mermeri çıktığımızda kaç tane ulusal ve uluslar arası markası var.
Kaç tane yurt dışına kendi yaptığı ürünü satan işletmemiz var.
Sayın bakalım bir elin parmaklarını geçe biliyor mu?
Oysa yanı başımızda bulunan illerle bakın Kütahya ve Uşak.
Eskişehir ve Konya’yı saymıyorum bile.
Üstelik Kütahya ve Uşak bizden daha az bir nüfusa ve bizim kadar özellikleri olan potansiyelleri olmamasına rağmen bizim önümüzdeler.
Afyonkarahisar siz farkında olmasanız da çok kıymetli bir şehir.
Yer altı yer üstü birçok zenginlikleri var.
Ancak bu zenginlikleri yeterinde değerlendiremeyen bir yerel yöneticiler takımı var.
Bu şehrin özellikleri Konya’da, Kayseri’de, Gaziantep’te olsa.
Bırakın Türkiye’yi dünyada sayılı markalar çıkar.
Afyonkarahisar’ın ticaret ve sanayisi mermer ve et ürünlerinin dışına çıkmak zorunda.
Onlar zaten bizde.
Onlar bu şehrin lokomotifi.
Ancak farklı alanlarda daha fazla katma değer sağlayan ve daha fazla kişiye istihdam sağlayan kuruluşlara ihtiyaç var.
Bunu sağlamakta Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası’nın asli işi olmalı.
Dünya hızla değişiyor.
Yeni yatırımlar ve farklı iş imkanları çıkıyor.
ATSO ve OSB birlikte çalışmalı.
Afyonkarahisar’ın nimetlerini sadece kendilerine saklayan, halkla ve başka yatırımcılarla paylaşmaya yanaşmayan anlayış çok yanlış.
Kendileri yerinde saydığı gibi şehrin ve bu şehirde yaşayan binlerce insanın kaderiyle oynuyorlar.
Önümüzde meslek odaları seçimleri var.
ATSO; ATB, BARO gibi kim kazanır bilemiyorum.
Ancak orada oy verecek olanlar, sadece bu günkü kendi kişisel çıkarlarınız adına oy atmayın.
Gerçekten bu şehrin ekonomisine, ticaretine, geleceğine yön verecek olanlara oy verin.
Afyonkarahisar’da nedense Ticaret ve Sanayi demek sadece beton demek.
Yap sat üzerine bir ticaret dönüyor.
Üstelik buradaki fiyatlar birçok büyükşehirden daha pahalı.
Yap sat ticaretinin ötesinde fabrikalara ihtiyacımız var.
Üreten, dünyaya açılan markalara ve iş insanlarına ihtiyacımız var.
Kira gelirleriyle vergi rekortmeni olan, yastık altı gelirleri ile övünenlere değil.
Yatırım yapan, üreten iş insanlarına ihtiyacımız var.
Şimdi önümüzde ATSO seçimleri var.
İki aday var.
İki adayı gözünüzün önüne getirin.
Elinizi vicdanınıza koyun.
Bu şehrin, sizin çocuklarınızın geleceği için iki adaya da bir bakın.
Yaptıkları işlere, yapacakları işlere bir bakın.
Bu şehrin geleceğini, kendiniz ve çocuklarınızın geleceğini hangisine teslim etmek isterseniz ona göre karar verin.
Günlük kendi şahsi menfaatlerinizi bir kenara bırakın.
Aklınıza, kalbinize, vicdanınıza kulak verin.
O’na göre gidip oylarınızı atın.
Bir şehrin kaderi, geleceğine yön verecek yetki sizin elinizde.
Karar senin.
Bir söz var biliyorsunuz.
Her toplum hak ettiği şekilde yönetilir diye.
Hak ettiğinizi seçmek sizin elinizde.