Kıymetli okuyucularım. Afyonkarahisar edebiyatı üzerine yaptığım çalışmalar sırasında Edip Ali Bakı, Haluk Nur Bakı, Sami Onur, Muzaffer Görktan, İsmail Hızal, İ.Ünver Nasrattınoğlu gibi ediplerimizin hayatlarını ve eserlerini incelerken yer yer Nevriye Hanım’dan da söz edildiğini görmüş ve notlar almıştım. Bugünkü yazımda, bu notlardan ve Emine Nevriye Hanım’ın torunu komşum Ahmet Veysi Nurbaki'nin anlattıklarından hareketle “Afyonkarahisar’ın Kadınanaları’ndan” Emine Nevriye Hanım’dan söz etmek istiyorum.
1 Temmuz 1902’te Nevşehir’in Nar kasabasında dünyaya gelen Emine Nevriye Hanım, Tevfik Bey’in ikisi erkek ikisi kız dört çocuğundan biridir. Mektep tahsili görmeyen Nevriye Hanım, 10-12 yaşlarında iken kasabanın tek okuma-yazma bilen kadını olan aile dostları Munise Hanım’dan okuma-yazma öğrenmiş; onun sayesinde tarih, edebiyat ve müzik alanında bilgi ve zevk sahibi olmuştur. 17-18 yaşlarında, Niğde Lisesi’nde öğretmenlik yapan Edip Ali Bey’le evlenmiş, bir iki yıl sonra tayinlerinin çıkması üzerine Konya’ya göç etmişlerdir. Edip Ali Bey’in Fransızca öğretmeni olarak Afyon lisesine tayini üzerine de aile 1931’de Afyona gelip yerleşmiştir.
Ahmet Veysi Nurbaki'nin verdiği bilgilere göre Nevriye Hanım, okumaya olduğu kadar müziğe düşkünlüğü ve merakı sebebiyle İstanbul’a gidip geldikçe keman öğrenmeye çalışmış; zamanın meşhur üstatlarından Loyan Hanciyan’dan keman dersleri alarak kabiliyeti sayesinde usta bir kemancı olmuştur. Keman çalmayı bu kadar çok sevmesine rağmen, eşi Edip Ali Bakı’nın vefat ettiği 1959 yılından sonra kemana bir daha el sürmemiştir. Keskin bir zekâya ve kuvvetli bir hafızaya sahip Nevriye Hanım’ın ailesi, klasik müzik ve Türk sanat müziğine düşkün olup zamanın sayılı münevver aileleri arasında yer almıştır.
Torunu Ahmet Veysi Nurbaki'nin tespitine göre Nevriye Hanım’daki Hz. Mevlana aşkının tohumları Konya’da kaldıkları yıllarda atılmış, inkişafı ise Afyon’da gerçekleşmiştir. Nurbaki ninesiyle ilgili olarak; “Sultan Divani hazretlerine olan bağlılığı, Afyondaki bütün çelebilerle olan yakınlığı ve gönül dostluğu onun Mevlevi ekolünde iyice pişmesinin temel nedeni olmuş; en önemli eğitimlerini Konya’da başlayıp Afyon’da devam ettiği Mehmet Arısoy dedenin sohbetlerinden almıştır” der. Ahmet Veysi Nurbaki, Afyon’a geldiklerinde yardımcı olarak yanlarına aldıkları Fadim nine adlı kadını daha sonraları Nevriye ninesinin yoldaşı olarak gördüğünü, ancak ninesinin hayatında iki kadınla olan dostluklarının diğerlerinden çok farklı olduğunu, ihvanı gibi gördüğü bu kadınlarla yoğun sohbetlerinin bulunduğunu söyler. Bu kadınlardan biri Afyon’dan “Leman Abla”, diğeri İstanbul’dan “Ayten Lermioğlu Hanımefendi”dir.
Yaptığı hayır ve hasenat sebebiyle Afyonkarahisar’da sevgi ve saygı ifadesi olarak “Nevriye Anne”, “Nevriye Hanım teyze” diye anılan Emine Nevriye Hanım, engin bilgi, görgü ve edep sahibi bir hanımefendidir. İslam ahlakının ve Türk kültürünün yaşandığı bir aile ortamında, Mevleviliğin hoşgörü anlayışı ile yetişmiştir. Mevlevi bir hanımefendi olan Nevriye Hanım’ın, Afyonkarahisar’daki çelebilerle yakın dostluğu vardır. Mevlânâ’nın son türbedarı Mevlevi postnişini Mehmet Arısoy Dedeyle de çok yakın dostluğu bulunmaktadır. Mevlevi Nevriye Hanım’ın yakın dostlarından biri Yoksul Derviş’in köyü Karacalardaki dergâhın kurucusu Hak Halili’nin kızı Bacı Sultan’dır. Bu dostluk, Nevriye Hanım’ın oğlu Haluk Nur Bakı ile Bacı Sultan’ın oğlu Kadir Şahbaz arasında kardeş gibi bir yakınlığı oluşturmuştur. Bu muhabbetin sonucudur ki Kadir Şahbaz bir kız çocuğuna Nevriye adını vermiştir. Yoksul Derviş’in söylediğine göre Nevriye Hanım sohbetlerinde sık sık, Bacı Sultan’ın kerametlerinden söz edermiş.
Afyonkarahisar’da kadınlara Mesnevi okutarak Mevlevilik eğitimi veren, bir Mevlevi dervişi olan Nevriye Hanım, Afyonkarahisar’da, ömrünün sonuna kadar hanımlara, yetiştiği kültür ve anlayışla yol gösterici olmuştur. Kadınların her türlü sorununa çare bulmaya çalışan Nevriye Hanım bugün Örnekevler olarak bilinen mahalledeki müstakil bahçeli evlerinde kadınları dinler ve onların her türlü derdine derman olmaya çalışırmış. Evinde, kendisine başvuran ev hanımlarının sıkıntılarını giderici maddi ve manevi çözümler bulurmuş. Nevriye Hanım eşi Edip Ali Bakı’nın vefatından sonra da bu hayır hizmetlerine devam etmiş; eşinin yarım bıraktığı eğitim ve öğretim hizmetlerini aynı aşkla Örnekevlerdeki evlerinde devam ettirmiştir.
Yeri gelmişken anlatmadan geçemeyeceğim. Bundan yirmi yıl öce eşimle birlikte, satın almak için iki aya yakın ev aramış, Örnekevler’de inşaatı devam eden bir apartmandan bir daireye içimiz ısınarak satın almış ve apartmanın ilk sakini olarak taşınmış idik. Meğer bu bina Edip Ali Bakı ve eşi Emine Nevriye Hanım’ım yaşadıkları müstakil evin bulunduğu yere inşa edilmiş. 17 Ağustos 2002’de babam, 18 Aralık 2003’te eşim, 30 Ağustos 2010’da annem Edip Ali Bey apartmanındaki evimizden Hakk’a yürüdüler. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. (Yazının devamı haftaya yayımlanacaktır).