İRFAN SOFRASI
Prof. Dr. Mehmet SARI
SOFRAMIZIN GIDASI: ÂKİF VE SAFAHAT-7
(RAMAZAN BAYRAMI)
Kıymetli okuyucularım. Mübarek Ramazan-ı Şerif’i çok şükür eda etmek nasip oldu ve bayrama kavuştuk. Ramazan ayı boyunca çok şükür çeşitli vesilelerle manevi yönden gıdalandık. Âkif ve Safahat’ından da gıdamızı almaya çalıştık. Bildiğiniz gibi Âkif, bir münevver, bir aydın insan olmanın sorumluğuyla; manzum veya mensur yazıları ve yaptığı konuşmalarıyla insanları her konuda uyandırmaya çalışmıştır. Safahat’ına bakacak olursak şiirlerinde; insan, din, Kur’an, Müslüman, Müslümanlık, ezan, ibadet, dua, secde, ahiret, dünya, vahdet, tevhit, hasbihal, istibdat, istiklâl, hürriyet, cenk, şehit, ye’s, ümit, azim, çalışma, hüsran, hicran, uyanma, hasbihal, gül, bülbül, halk, millet, milliyet, medeniyet, terakki, âti, hoca, mektep, medrese, ilim, irfan, fazilet, ahlak, kadın, kız, çocuk, genç, aile, bayram, Ramazan bayramı, Kurban bayramı, küfe, hasır, mezar, meyhane, mahalle kahvesi gibi konulara yer vermiştir. Bugünkü yazımda Âkif’in “Ramazan Bayramı” adlı iki şiirinden söz etmek istiyorum.
Bayramlar sevinç, mutluluk ve neşelenme günleridir. Duyguların canlandığı, paylaşmanın arttığı, kaynaşmanın ve ziyaretlerin zirve yaptığı sevgi-saygı günleridir. Ramazan Bayramı, bir ay boyunca tutulan oruçların, kılınan namazların, okunan Kur’anların, yapılan yardımların Allah katında kabul olunduğu inancıyla duyulan hazzın paylaşımıdır. Artık bu günler yeme içme, gülüp oynama, ziyaretlerde bulunma günlerdir. Nitekim Peygamber Efendimiz iki günde (Ramazan ve Kurban Bayramlarında) oruç tutmayı yasaklamıştır: “Biri, Ramazan orucunuzu bitirip de bayram ettiğiniz gün, diğeri kurbanlarınızı kesip etini yediğiniz gündür”. Âkif, “Bayram” adlı bir şiirinin ilk mısralarında bayramın anlamını dile getirir:
“Âfâk bütün hande, cihan başka cihandır;
Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır!
Bayramda güler çehre-i mâsûm u sabâvet,
Ümmîd, çocuk sûret-i sâfında iyandır.” (Safahat, 1977, s. 50)
(Dünya (adeta) başka (bir) dünyadır, ufuklar bütün gülmededir;
Bayram ne kadar hoş, ne (kadar) neşeli (bir) zamandır!
(Bütün) çocuk (gibi) masum (günahlardan arınmış) çehreler bayramda güler,
Umut, saf (temiz) çocuk suretinde meydandadır (görülmektedir).
Âkif, 2 Şevval 1328, 23 Eylül 1326 (1910) tarihinde yazdığı “Ramazan Bayramı” adlı şiirinde bayram münasebetiyle sevinçle kucaklaşan halka, insanları biri birine bağlayan en güçlü bağın din olduğunu, din gittiği zaman perişan olunacağını söyler:
RAMAZAN BAYRAMI
Üç yüz milyon sahifelik, bir
Mecmûa demekse Müslümanlar;
Şîrâze-i içtimâ’ı dindir.
Yok râbıta başka, varsa din var.
“Bayram!” diye ey kucaklaşan halk,
İnsanları hangi kayd bağlar?
Sen din ile pâyidâr olursun;
Din gitti mi târumâr olursun! (Safahat, 1977, s. 567)
Şiiri günümüz Türkçesine şöyle aktarabiliriz: Müslümanlar, üç yüz milyon sayfalık bir mecmua demek ise; (onların) dağılmadan, bir araya gelmelerini sağlayan esas dindir. Başka rabıta (bağlayıcı unsur) yok. Varsa (o da) dindir. Ey, “Bayram!” diye (sevinçle) kucaklaşan halk. İnsanları (biri birine) hangi bağ (din kadar) bağlar? Sen (ancak) din (bağı) ile itibarlı olursun. Din gittiği zaman dağılır, perişan olursun.
Âkif’in, “Ramazan Bayramı” adlı bir diğer şiiri 29 Ramazan 1327, 1 Teşrinievvel 1325 (1909)’de yazılmış olup günümüz Türkçesine aktarılmış şekliyle şiirin metni şöyledir:
RAMAZAN BAYRAMI
Sen ey cihân-ı muvahhid ki mâh-ı gufranı,
(Sen ey Allah’ın birliğine inanan dünya ki, merhamet, affetme ayını (Ramazanı)
Mücâdeheyle geçirdin Hudâ rızası içün;
(Allah rızası için nefsi yenmeyle (oruçla) geçirdin)
Nasîb-i pâkini al durma hân-ı kudretten,
(Allah’ın zengin sofrasından, (sana) kısmet ettiği temiz payını durma al)
Helâl olur sana Hakk’ın naîm ü lütfu bugün.
(Allah’ın bollukta yaşayış nasip etmesi ve iyi muamelesi (hoşluğu, güzelliği, (sevgisi) bugün sana helal olur).
Odur tevakkuumuz bâr-gâh-i Mevlâdan:
(Allah’tan (Allah’ın hazinesinden, huzurundan) bekleyişimiz, istememiz, ummamız odur)
Ki iyd-i fıtrı saîd eylesin cihâna bütün;
(Ki Ramazan Bayramı’nı bütün dünyaya mutlu, uğurlu eylesin)
Semâdan arza nigâh eyledikçe aynı hilâl
(Aynı hilal, gökten yere baktıkça)
Umûm âlem-i İslâmı mübtehic görsün. (Safahat, 1977, s. 565)
(Bütün İslam âlemini memnun, sevinçli, mutlu görsün)
Mehmet Âkif Ersoy’un internet ortamında yer alan şiirlerinde anlamı bozacak yanlış yazılışlar bulunmaktadır. Âkif’in “Ramazan Bayramı” adlı bu şiirindeki “mâh-ı gufranı”nın “mah-ı gufrân”; “al durma”nın “aldırma”; “bâr-gâh-i Mevlâdan”ın “bârigâh-ı Mevlâ’dan”; “iyd-i fıtrı”nin “iyd ü fıtri”; “Umûm âlem-i İslâmı”nın “Umum-u âlem-i İslâmî” şeklinde yazılışlar da yanlış olup üstadın söylemek istediğini karşılamamaktadır. Ediplerimizin kemiklerini sızlatan bu tür sahipsizliğe dur diyecek birilerinin çıkması gerekir. Îmâlı bir tebessümle; “Kur’an-ı Kerim’in yanlışlarla basıldığı bir ülkede bunlar ne ki!” dediğinizi duyar gibiyim... Uyarmak, hatırlatmak bizim görevimiz. Allah verdiği ilmin, aklın, dilin, kalbin hesabını soracaktır.
Kıymetli okuyucularım. Mübarek Ramazan-ı Şerif’i çok şükür sağlıkla eda ettik ve bayrama kavuştuk. “İyd-i fıtr”ınız (Ramazan Bayramı’nız) kutlu olsun. Allah cümlemize sağlıkla “İyd-i adhâ”ya (Kurban Bayramı’na) kavuşmayı da nasip eylesin…
Sayın Hocam, şu mübarek günlerde sofralara gıda, gönüllere gıda olan yazılarınızı okumak bizler için ayrı kıymetti. Böylesi önemli konularda incelemeleriniz ve düşünceleriniz yol gösterici ve hatırlatıcı mahiyette. Ramazan Bayramı’nız kutlu olsun, Allah nicelerine kavuştursun. Saygılarımla...