Kütahya merkezli Germiyan beyliğine bağlı olan Afyon havalisi topraklarında küçük yerleşim birimlerinin bulunduğu bir yerdir. Herhangi bir yolcu, bir yerden başka bir yere yolculuk yaptığında, konaklama (dinlenmeye) ihtiyaç duyarlar. Ve konaklarlar. Daha sonra yoluna devam ederlerdi. İşte bu konaklama yapılan yerin adı yani Hacıbeyli köyünün eski adı beş haneli olan” Durak köyüdür”. Örneğin: Karaca Ahmet köyünün eski adı” Kağnıcı köyüdür” gibi. O zamanlar, bu köyde yedi haneli idi daha sonra bu topraklar beylikler tarafından çiftliklere çevrilmiştir. Her çiftliklere bir bey atanmış, bu bey çiftlikler de çalıştırmak için ehil olan insanları davet etmiştir. İşte bu bey Afyonkarahisarlı olan Şeftali oğullarının dedelerinin dedesi hacı bey atanmış. Oda Afyonkarahisar’dan tarımla uğraşan: Beyoğlularının dedelerinin dedesi olan Uzunlar Sülalesi, Hacı Hüseyinler sülalesi, Kel Osmanlar (Mayadamlar), Kel Mehmetler sülalesi, Kara Ahmetler sülalesi ilk gelenlerdir. İlerleyen zamanlarda Ayancıklar (Yüğlüklülü) sülalesi, Takalar sülalesi ve diğer kökler gelmişlerdir.
Cumhuriyet döneminde bu köy de Dersimden dağıtılan Kürtlerden, Bulgaristan’dan göç eden muhacirler de göç almıştır. Hacı beyin planlamasına göre bu insanlar çalışır kazançlarının belli miktarlarını çiftlik ağası hacı beye getirirler. Hacı beyde beyliğin (Germiyan beyliği) maliyesine teslim ederdi. Böylece geçimlerini sağlarlardı. Daha sonra beylikler birleşip Osmanlı devleti olduğunda çiftliklere “köy “adı verilmiştir. Bu Hacı beyin ismi ile köyün adı Hacıbeyli köyü olmuştur. Şeftali oğlu Hacı beyin bu topraklar üzerinde yaşayan vatandaşlara birçok faydası dokunmuştur.
(13 yy.dan beri varlığını sürdüren eski bir köydür. Germiyan beyliğinden önce bu topraklarda Doğu Roma İmparatorluğu İmparator Takyonus döneminde bu köy ve çevresi “Tanayta” şehri olarak anılırdı. Kral mal varlığını bu topraklarda muhafaza etmiştir.)
Hacı Bey köy gelirlerinin muhafazası için köyün belli noktalarında yer altı muhafaza kuyuları açtırır. Bu kuyular da buğday, arpa vs. Muhafaza edilirdi. Germiyan beyliğine bağlı olan ihtiyaç sahiplerine verilirdi. Yer altı kuyu ve depolarının oluşumunun 2 sebebi vardır:
1- Soğuk hava deposu görevi görmesi
2- Ürünlerinin diğer beyliklerden muhafaza edilmesi idi
Çünkü o sırada beylikler arasında sık sık toprak kavgası oluyordu bizimde bildiğimiz bir örnek vermek gerekirse; saklama kuyusunun bir tanesi yukarı odanın doğusunda 10 metre ilerisindeydi şimdi bu kuyu sonra yolun altında kaldı. Şunu unutmayalım ki o günkü Germiyan beyliği bu verimli araziler işlensin diye şehrin ileri gelenlerinden beyliğe bağlı kişileri seçerek bir bey atamış yukarıda bahsettiğimiz gibi bu bey şeftali oğullarının dedesinin dedesi hacı beydir.
Alp Arslan’ın 1071 yılında Malazgirt meydan muharebesinde Bizans komutanı Romen Diyojeni yenmesi ile Anadolu’nun kapısı Türklere açılmıştır. Türk-İslam tarihi açısından önemlidir. Moğol zulmünde kaçan, Semerkant, Taşkent, Horasan, Buhara. İslam âlimlerinin hocası Ahmet Yesevi Hazretlerinin işareti üzerine Anadolu’ya hizmete gelmişlerdir. Bunlardan bir tanesi Karaca Ahmet Sultan’dır. Bu ve buna benzer Allah dostları Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri etrafında birleşirler bu bölgeleri nasıl İslamlaştıracağız diye istişare ederler. Gayri Müslimlerin, misyonerlik faaliyetlerinden ve tehlikelerinden korunmak için Anadolu’yu paylaşırlar. Karaca Ahmet Sultan hazretleri Afyon ve çevresinin belli bölgelerinde başarılı çalışmalarından dolayı Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerini ziyarete gittiğinde, Hacı Bektaş-ı Veli hazretleri bu başarılarından dolayı Karaca Ahmet Sultan Hazretlerine; 7 yerde çıran yansın (makamın olsun diye dua etti.) bu vesile ile makamlarından bir tanesi Afyonkarahisar İhsaniye ilçesine bağlı karaca Ahmet köyünde bulunmaktadır. Karaca Ahmet köyünde Karaca Ahmet Sultan Hazretleri Bektaşi tekkesini kurmuştur. Burada insanlara ilim İslam ve tasavvuf konularını anlatılır manevi ruh doktorları yetiştirirdi. Talebelerinin Her biri gruplar halinde gittikleri yerde insanları ilmen, manen ve ruhen aydınlatmaya çalışırlardı buralara hizmet verirlerdi. İşte bunlardan bir grubu Hacıbeyli köyüne gelir Hacıbeyli köyüne gelen manevi ilim ehli evliyalar şunlardır:
1- Bekir dede (dede başı)
2- Kara Ahmet Baba (kara baba)
3- Ömer Dede
4- Mehmet Dede
Diğer gruplar arasında da şunlar vardır: tatar Ahmet köyü, Akça köy, Uşak -Eşme, Kütahya, Manisa, Aydın ve İstanbul’a kadar uzanır. Anlatmam o ki bizdeki izlenimler şöyledir: Karaca Ahmet köyünden, Hacıbeyli’ye uzanan evliya yolu vardır; Karaca Ahmet köyünden çıkan dervişler kürt köyü yolu zeybeklerin tarlanın önü, yanından sivri kıran mevkide küçük çayıra gelirler. Özün kenarında sıtma pınarının (bu Allah dostlarının hürmetine bu pınar sıtma hastalığına şifa idi) yanında dinlenirler, ibadet ederler, pınardan abdestlerini tazelerler, dergâha geçerlerdi. Dergâh neresi diye sorarsanız; Ömer dedenin yanından, Fatmaların ev avlusu, Çölaşanların evin arkasından muzafferin durduğu ev, Kel Ali’nin ev, Eminlerin ev, Bicölların Halil’in evlerin bulunduğu yer dergâh ve zikir merkezleri idi.
Peki, buralar nasıl dergâh olmuş: o günlerde köyün beyi Hacı Bey çok ağır hasta bu Allah dostları da bu köye yeni gelmişlerdir. Şimdiki aşağı fırın o zamanlarda da vardı. Fırının önünde 2 kız çocuğu kavga ederler; oradan köyün odası olan bu bölgeye Kara Ahmet Baba giderken çocukların kavgasını görür ve ayırır. Kız çocuğunun birisi esmer, diğeri de beyaz tenlidir. Beyaz tenli olan çocuk, esmer olan çocuğa, kara diye hakaret eder, bunu duyan Kara Ahmet Baba esmer tenli çocuğa dönerek: oda esmer oldu deyince beyaz tenli çocuğun yüzü de esmer olur. Çocuk Annesine koşarak “anne bu dede bana esmer dedi öyle miyim?” diye annesine sorar. Annesi baksa ki çocuğu esmer olmuş. Anne dedeye koşar “sen bu kızıma ne yaptın? “Diye sorar. Kara Ahmet Baba” ne olmuş kızım” dediğinde annesi kızına baktığında eski halini görür. Dededen özür diler. Kara Ahmet Babanın yanından ayrılır, fakat kafası karışmıştır. “Bu dede de bir iş var” deyip beyine söyler. Beyi de Hacı Beye söyler. Hacı Bey hemen getirin o dedeyi der. Çünkü Hacı Beyin tedavisi için gitmediği doktor kalmamıştır. Hacı Bey günden güne eriyor yaraları artık kokuyordu. Kara Ahmet Babaya müracaat ederler. Kara Ahmet baba da İnşallah görelim der. Hacı Beyin yanına vardıklarında Hacı Beyin hastalığı ilerlemiş boyuttaydı. Kara Ahmet Baba, Hacı Beyin yaralarını görünce yanındaki kişilere hemen ölmüş bir köpek kellesini fırında kurutun, haşhaş taşında sürtün, kına gibi yani toz haline gelsin der. Malzeme hazırlanır; Kara Ahmet Baba ağzına almış olduğu soğuk suyu yaraların üzerine püskürtür. Köpek kelle tozunu da akan yaraların üzerine basar. Perhiz verir hastaya. Perhiz şöyledir: Tuzsuz, mayasız, hamursuz. Siyah kuru üzüm, haşlanmış et türü yesin şunları ise yemesin der: ekşili, turşulu, taneli, baharatlı, kızartmalı yemekler yemesin. Bunlarla 10 gün perhizine devam etsin der. Hacı Bey bu tedavi ve perhize uyar 10 günde Allah’ın izniyle ayağa kalkar yaraları şifa bulur doğruca Kara Ahmet Babaya varır “ey mübarek sizin vesilenizle ben iyi oldum. Dile benden ne dilersen “der. Kara Ahmet Baba’da “bize oturabilecek kadar bir mekân karnımızı doyuracak kadar rızık olsa yeter “der. Hacı Bey “başım gözüm üstüne “mekânın şekli nasıl olacaksa siz ayarlayın ben köylülere talimat vereyim, her öğünde topluluğunuza göre yemek verelim der. Hacı bey birde dergâh yaptırır. İşte bu dergâhın oluşumu böyledir.
Bu vesile ile mübareklerin kerameti zuhur etti. Hacı Beyin hastalığının adı belli oldu. Hastalığının adı: halk arasında SIRACA”” denir. Tıp dilinde ise “kemik veremidir” belirtileri ise şunlardır: vücudun herhangi bir yerinde sivilce gibi belirir, tatlı tatlı kaşınır, sonra kızarır, olgunlaşınca patlar, pis kokulu irin şeklinde akmaya başlar. Sivilcelerin başladığı yerde de devamlı akıntı olur. Vücudu eritmeye başlar diğer bir deyişle:” Hacı Beyli tutması” denir. Köyün topraklarına girildiğinde ağrısı ve sancısı kesilir tıp çare bulamıyor denilir. Hasta hacı beyli tutması ise tutma işleminden sonra perhiz uygulanır. Allah CC izniyle 10 gün sora şifa bulur. O günlerde bu Allah dostları dergâh hizmetlerinde bulunan Ayancıklar sülalesine el vermişlerdir. Ayacıkların Emine Abla’nın Hacı Hüseyinlere gelin gitmesi ile tutma Emine Ablanın çocukları ile devam etmektedir.
Kara Ahmet Babanın kerametleri:
1- Sıraca hastalığı (kemik veremi) şifa bulması
2- Yunan harbinde Yunan süvari birliklerinin köyü yakıp yıkmaya geldiklerinde aşağıdan köye girişte Yunan süvari birlik komutanının Kara Ahmet Babanın türbesinin yanına geldiğinde atıyla beraber yere çakılmasıyla, komutanın” bu köyde de manevi birisi var” diyerek köye herhangi bir zarar vermemişlerdir. Oysaki köye yakıp yıkıp zarar vermek için gelmişlerdi, niyetleri de buydu.Bu Allah dostlarının kıymetini bilelim bunlara hürmet edelim ve yerlerini temiz tutalım, dil uzatmayalım. Çünkü zarar çekeriz.