Bu yazıda adalet sisteminin ve adalet sistemindeki aktörlerin sorgulandığı iki olaydan bahsedeceğim.
İlk olayımız Münevver Karabulut cinayeti. 03.03.2009 tarihinde Münevver Karabulut 29 bıçak darbesi, boynunda V şeklinde çizikler ve ölmeden önce testere ile kafası bedeninden ayrılmak suretiyle vahşice katledilir. Cem Garipoğlu, cinayeti işledikten sonra ceset parçalarını 40 km uzaklıktaki babaannesinin bulunduğu evin önündeki çöp konteynerine bırakır. Akabinde baba Mehmet Nida Garipoğlu tutuklanır. Cem Garipoğlu ise amcası Hayyam Garioğlu ve şirket çalışanları tarafından kaçırılır. O dönemki İstanbul İl Emniyet Müdürü değişene dek Cem Garipoğlu yakalanamaz. İl Emniyet Müdürü değiştikten sonra bir süre geçer ve olaydan 197 gün sonra, Cem’in babası tahliye edilmediği için Cem Garipoğlu teslim olur.
Olayı buraya kadar çoğunuz bilseniz de işin hukuki süreci tam bir facia. Bu iddiaların birçoğundan ötürü olayın failleri ceza aldı. Karabulut ailesinin avukatının aktardığı şekliyle:
-Ailenin ilk avukatı korkutularak dosyadan istifa ettiriliyor. Ailenin bir sonraki avukatına ise dosyadan çekilmesi için 3 milyon dolar para teklif ediliyor.
-Adli Tıp Kurumunda yapılan otopside önceki otopsiden kalan sperm ve kan örneği yanlışlıkla Münevver Karabulut’un iç çamaşırı ve şortuna bulaşıyor. Otopsi teknikeri ceza alıyor. Olaydan sonra otopsilerin yapılış şekliyle ilgili daha sıkı kurallar getiriliyor.
-Evde miktarının 700 bin Euro olduğu belirtilen bir para bulunuyor. Buna kolluk tarafından el konulması gerekirken tutanağa geçirilmiyor, Cem’in annesine teslim ediliyor.
-Failleri yakalamaya giden polisler Cem Garipoğlu ve babasının aranmasına rağmen geçmelerine göz yumuyor.
- Kamera kayıtları kırık olmamasına rağmen kırıktır şeklinde tutanak tutuluyor ve kamera kayıtları siliniyor.
-Cinayetin önemli delillerinden iki gömlek ve bir içlik adli emanetten getirilip inceleme yaptırılmadan baba tahliye ediliyor.
-Mahkeme eski başkanı aileye daha önce Adana Seyhan’da görev yaparken hileli iflas suçundan ötürü beraat kararı vermiş. Bu ortaya çıkınca mahkeme başkanı dosyadan el çekiyor.
-Cem’in annesi olay yerini temizliyor ve suç delillerini karartmaktan ceza alıyor.
- Hayyam Garipoğlu, Cem Garioğlu’nu kaçırdığı için ceza alır.
Bütün bu olanlardan sonra Cem Garioğlu ceza aldı ve çamaşır ipiyle kendini asarak intihar etti. Karabulut ailesi ilk başta intiharın gerçek olduğunu kabul etse de baba Süreyya Karabulut bu kadar olay üzerine yeniden şüphelenerek mezarın açılarak inceleme yapılmasını istedi. Talebi reddedildi, mezarın açılması için hukuki mücadelesini sürdürüyor.
İkinci olay 5 yıldır adalet mücadelesi veren bir babanın hikayesi. Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık 26 yaşındaki Dorukhan Büyükışık’ın cinayete kurban gittiğini ve bu olayın örtülmeye çalışıldığını iddia ediyor. Uzun yıllar boyunca hukuki zeminde mücadelesini sürdüren baba sonunda kamuoyu desteğine ihtiyaç duyarak Veryansıntv’ye konuştu.
Dorukhan Büyükışık, 12 Mayıs 2018 tarihi gece saatlerinde spor yapmak için evinden ayrılır. 13 Mayıs tarihinde bir kaba inşaatta Dorukhan’ın cesedi demirlerin olduğu bir istinat duvarı üzerinde bulunur. İlk başta polisler bunun intihar olduğunu iddia eder. Babanın bir kısmı ciddi delillere dayanan iddiaları ise kan dondurucu:
- Bir inşaat şirketi ve dönemin ilçe emniyet müdürü olayın örtülmesi için çabalıyor. Olay yerinde bunların toplantı yaparken fotoğrafları var. İnşaat şirketi olay günü şüphelilere talimat veriyor, telefonu kimin kullandığı ortaya çıkmıyor, telefon sorulduğunda şirket eski telefondu kırdık diyor ancak facebooktan görüşme yapılabilen yeni bir telefon olduğu ortaya çıkıyor. Şüphelilerin kullandığı diğer telefonlar da formatlanmış.
-Telefonlardaki parmak ve avuç izleri olay yerinde çekilen ilk fotoğraflarda olmasına rağmen bunlar siliniyor ve incelenmiyor.
-Olay günü kamera kayıtları alınmıyor. Olay yerindeki dome kameranın yeri değiştiriliyor ve kayıtlar siliniyor. Savcılık kamera kayıtlarını olaydan 25 ay sonra istiyor. Bir kameranın kaydı şirket tarafından savcılığa verilmiyor. Baba bu kayıtları özel bilirkişiye inceletiyor ve kök bilgilerinin olmadığı, sahte delil olarak inşaat şirketi tarafından üretildiği, olaydan bir süre sonra aynı şirketin saha mühendisi vasıtasıyla polis merkezine ismi gizlenen bir polis aracılığıyla gizlice sokulduğu,resmi kayda geçirilmediği ve savcılığın bu üretilmiş delili dosya arasına aldığı tespit ediliyor.
- Adli tıp uzmanları ilk bulgu olarak yüksekten düşme yoktur, otopsi yapılmalı şeklinde rapor veriyor. İkinci rapor yüksekten düşme vardır şeklinde veriliyor. İtiraz üzerine üçüncü raporda bedeninin sadece arka tarafında değil ön tarafında da darp izi görüldü, bu nedenle bu darp olayıdır şeklinde rapor veriliyor. Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu ise yüksekten düşme şeklinde rapor veriyor.
-Dorukhan’ın intihar etmek için bir nedeni yok. Olay yerinde Dorukhan’a ait kan bulunmuyor. O yükseklikten intihar eden birinin kafatası parçalanır, vücudu dağılır bunlar mevcut değil. Üstelik baş kısmı parçalanmadan inşaat demirlerinin altına giriyor,fizik kurallarına göre imkansız. Kendisini binanın tepesinden ters şekilde bıraktığı iddia ediliyor ancak bu şekilde intihar etmiş olsaydı yere düştüğünde ayakları binaya doğru bakardı.
- Dorukhan’a ait cep telefonu olayın gerçekleştiği saat 01.30’dan 08.30’a kadar durağan haldeyken, 08.30’dan sonra yer değiştirmiş. Olay yeri incelemesini yapan polislerden biri çektiği videoda telefonun daha önce arabada olduğunu, nerede olduğunu soruyor. Bu polisin ifadesine başvurulmak istenildiğinde Emniyet Müdürlüğü polisin bulunamadığını söyleyerek tanıklık yapmasına engel olarak konuyu geçiştiriyor. İl Jandarma Komutanlığı ise telefon 12.17’ye kadar durağandı şeklinde tahrif edilmiş bir rapor düzenliyor.
-Dorukhan’ın demirle vurularak öldürüldüğünü iddia eden baba ancak böyle bir darp ile o şekilde kaburga kırıkları oluşabileceğini iddia ediyor.
Olanlar kan donduran ve insanların hukuk sistemine olan inançlarını sarsan cinsten. Muhteşem kanunlar da yapsanız bunların uygulayıcılarının insanlar olduğunu unutmamak lazım. Dürüst şekilde işini yapan,doğrudan sapmayan, emir-talimat almayan hakim,savcı,avukat,emniyet müdürü,polis,jandarma,bilirkişi ve diğer adalet aktörlerine ihtiyacımız var.